tag:blogger.com,1999:blog-6414855951564471013.post915681296881059004..comments2022-04-09T02:18:55.523+03:00Comments on popülist kültür: Yorum yorgunluğufazıl başhttp://www.blogger.com/profile/04359994979261707276noreply@blogger.comBlogger2125tag:blogger.com,1999:blog-6414855951564471013.post-89501620794773876712010-12-21T05:06:09.632+02:002010-12-21T05:06:09.632+02:00ipucu var dediğin adamlar tamamen fantezi içindele...ipucu var dediğin adamlar tamamen fantezi içindeler. reha bey zaten romancı, burhan oğuz'un yazdığı bin sayfada tek bir nesnel bilgi yok. faik bulut zaten bırak bilgiyi bilimi, türkçe bile konuşamayan, yönlendirildiği gibi, sağdan soldan kendisine kaptırılan konuları yazan biri. ahmet yaşar ocak desen konuşmaya başlayabiliriz. ama faik bulut dersen bu konuşma olmaz.h. arslanbenzerhttps://www.blogger.com/profile/11288768390097230302noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6414855951564471013.post-81655742695009879682010-12-20T21:30:14.762+02:002010-12-20T21:30:14.762+02:00nejat birdoğan, faik bulut, burhan oğuz, esat kork...nejat birdoğan, faik bulut, burhan oğuz, esat korkmaz, reha çamuroğlu gibi yazarların metinlerinde benim bu söylediklerimi destekleyen pek çok ipucu bulunmakta. ama bu konuya bir ara tekrar eğilmek ve söz ettiğiniz konuları araştırmak isterim tabii. dediğim gibi, benim esas kaynağım kaygusuz abdal, nesimi, yunus emre gibi halk şairleri. bir de tarihe bir yöntemle yaklaşıyoruz. marksizm bir felsefe değilse, tarih bilimidir. <br />"neredeyse alevi özgür ilkel komünal bir halk vardı, devlet gelip hepsini sünnileştirdi diyeceksiniz” ifadeniz beni yanlış anladığınızı gösteriyor, benim söylediklerimle bunun arasında temel bir ayrılık söz konusu çünkü. türklerin bütün bir toplum olarak islamiyeti kabul etmesinin egemen sınıftan halka doğru aşama aşama, dirençlerle karşılaşılan ve yüzyıllar alan bir süreç sonunda gerçekleştiğini; alevi inancının da bu dirençlerin, ilkel komünal toplum özlemciliğinin ve toplumsal farklılaşmanın görece daha erken evrelerinden kalma inanışların izlerini taşıdığını söylüyorum. ayrıca uygarlığın ileri bir aşamasına ait kurumların dışarıdan alındığı her durumda olduğu gibi –örneğin çağdaşlaşma da böyle bir süreçtir- bazı türk topluluklarının üretim ilişkilerinin gelişimi itibariyle islamiyeti benimsemeye hazır halde olduklarını, hatta belki de kendi iç dinamikleri ile böyle bir dini inanışa ulaşmanın eşiğine gelmiş bulunduklarını düşünüyorum. İbn fadlan müslüman olmayan türk topluluklarının “tengri bir” diye dua ettiklerini aktarıyor örneğin. yani bu konuda sıkça dile getirilen müslümanlığı benimseyerek kendi benliğimizi yitirdiğimiz, araplaşarak geri kaldığımız ya da zorla müslümanlaştırıldığımız benzeri kaba yorumları da paylaşmıyorum. nasıl araplar türklere islamiyeti zorla benimsetmedi ise, egemen sınıflar da sünni müslümanlığı halka zorla benimsetmedi tabii ki. böyle durumlarda rıza, baskıdan her zaman önce gelir. dağlarca’nın şiiri ile demek istediğimi aktarabilirim sanırım: <br /><br />Müslüman<br /><br />Yeşil tarlalarda buğday yükseliyordu<br />Ayak bileklerine kadar.<br />İştirak ediyordu hale kendiliğinden<br />Tespihimde yeşil taşlar.<br /><br />Uzandık koyu gölgelerle kenarına<br />Saadet ve şükürle parlayan anın<br />Büyük ve mavi bir su gibi<br />Karşımızda genişleyen havanın.<br /><br />Vardı ki memnun oluyorduk,<br />Kalbe âşina bir şekil.<br />Daha derinden ve uzak,<br />Vakit ve sevda değil.o.kuzgunnoreply@blogger.com