Biliyorum, deyimin doğrusu şu tarz: "İki cambaz bir ipte oynamaz". Ne demek bu, demek ki hile yapmayı bilen ve birbirlerinin hilesini de bilen iki kişi karşı karşı geldiğinde mutlaka biri veya her ikisi için de problem çıkacaktır. Ama ben gene de bir cambaz iki ipte oynamaz diyorum. Bir göğüste iki kalp yaratmadık biz, der Kuranı Kerim. Yani annenizle karınız, kendi çocuklarınızla başkalarının çocukları sizin için aynı değerde değildir, karınız ve çocuklarınız size en yakındır. Bunu inkar etmeyin. Benim dediğim böyle bir şey değil. Daha ziyade, işle ilgili bir şey söylüyorum. İnsan hem savunmada hem hücumda olamaz. Hem zengin hem yoksul olamaz. Hem erkek hem dişi olamaz. Hem şair hem kalantor olamaz. Hem çok düzenli hem yaratıcı olamaz. Ve bu da işte başından beri benim en büyük problemim. İnsan hem güleryüzlü hem doğru sözlü olabilir. Bunu olamamak bizim kusurumuzdur. Hem görgülü hem bilgili olunabilir. Zordur ama mümkündür. Hem aşık hem sabırlı olmak da zor ama mümkün. Ama hem halkçı hem süper star olmak imkansız. Halkçı adam master da yapabilir çok tanınan biri de olabilir. Zengin veya sevimli de olabilir. Bunlar mümkün ama hem kamera karşısında hem halkın karşısında... o imkansız işte. Nefesini neye göre ayarlayacaksın, ey Fayrap yazarı, kararını ver artık. Tren değil ama yaya kervanı kalkıyor. Biz yürüyerek gideceğiz, sen Shop&Miles'ı dene.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Milli Savaş Hikayeleri'nde 1914-1924 yılları arasında yaşanan Milli Mücadele günlerinde gerçekleşen bazı trajedik olayları okuyuculara aktarıyor. Milli Mücadele Dönemi Türk halkı için bir kahramanlık ve ıstırap dönemi olmuştur. Yazar da bunu eserinde ustaca ele almış olduğu olay ve hikayelerle sade ve açık bir şekilde okuyuculara iletiyor. Yazar genelde Ege bölgesinde meydana gelen olayları ele alıyor. Özellikle, Türk tarihi için büyük bir felaket olan güzel İzmir’in işgali ve düşman kuvvetlerinin buradaki halka yapmış oldukları zulüm ve hakaretler büyük bir yer alıyor yazarın “Milli Savaş Hikayeleri” adlı eserinde. Bu işgaller karşısında çaresiz kalan halıkın aciz durumu da tüm açıklığıyla ortaya konuluyor. Kitapta bulunan bazı hikayelerde de Yunan kuvvetlerinin Batı Anadolu’yu işgali sırasında yerli halka yapmış oldukları insanlık dışı işkenceler tanıklarıyla belirtiliyor.
Yorumlar
Yorum Gönder