Avrupa ve muadillerini sevmiyoruz. Aldatmaya eklemlenmiş bir araç olarak duran Avrupa dev bir kara kütlesi ve onun Türkiye'de ki izdüşümü abiler, ablalar halka başka bir Avrupa belletmekle yükümlüler. Tiyatro'nun ve demokratik kumpasın kapalı hava ve kısmi ekonomik refahla birleşmesi günümüz Avrupa'sının tek gerçekliğidir. Peki Avrupa herhangi bir özelliğiyle dikkate şayan olabilir mi, estetik bir damardan yani Avrupa'yı bir müze olarak takip etmekten ziyade, popülist bir damarla Avrupa'da iyi olana dair bir şeyler görmemiz mümkün mü? Burada devreye ezildiği oranda Avrupa'yı kendisinin altına çeken göçmen nüfusundan bahsetmek gerekli olacak. Göçmen çocuklar ve yanan burjuva sınıf arabaları romantikliğinin aslında somut bir gerçeklik olduğunu müşahade ettikten sonra bu gereklilik ortaya çıkıyor.
Marsilya, haritalar üzerinde güney Fransa'da gözükmesine rağmen burada yaşayan mağriplilere göre Kuzey Afrika'nın en büyük şehri, şehir banliyöleriyle, anarşizme göz kırpan, bütün sokaklara ve duvarlara grafitilerle içkin rap kültürüyle kendini yenileyen bir yapıda. Dört bir yanda Cezayir bayrağı, tişörtüyle gezen öfkeli çocuklar insana bu öfke muhakkak bir şeyin merkezi olacak dedirtiyor. Avrupa'da bir şey olacaksa bu çok açık ki Marsilya'dan hareket alacak, tıpkı Fransa'nın kendi burjuva devrimini ve sınıfsal üstünlüğünü pekiştirdiği 1789 devriminde olduğu, hatta Fransız milli marşına adını verişi gibi (La Marseillaise; La Marseyez). Marsilya kendi içinden yeni marşlar çıkaracak öfkeye sahip.
Marsilya'yla alakalı bir Kemal Tahir alıntısı bu şehrin tavrını görmemiz açısından son isabetli atışı yapacaktır.
"Arada ıslıkla yahut mırıldanır gibi Marsellez söyledi. Liberte! Liberte cherie (Hürriyet, aziz hürriyet). Bu mısrayı belki yüz defa tekrarladı. Kelimeler bazen anlamlarını nasıl değiştiriyorlar!. Söz gelimi bu marşın adı "Marsellez". Oysa, Marsilya şurda dursun Fransızcayla bile ilişiği kalmamış bir söz. Öyle ki "Marş"ın da artık asıl sahibiyle hiçbir ilintisi yok. Yani Fransa'yla... Artık Fransa, her tarafa hürriyet götürmüyor ki... Bu gidişle bir gün Marsellez Fransa'nın üzerine, aynı karşı durulmaz, yenici hırsla yürüyecek..."
Esir Şehrin İnsanları, s. 403
Yorumlar
Yorum Gönder