Resmi siyaseti öğrenemeyiz. Kıç yalamayı, ayak kaydırmayı öğrenirsek ölmüşüz demektir. Biz ayakta kalmayı ve kanmamayı öğrenmek zorundayız. Gayri resmi siyaseti öğrenmeliyiz yani. Şahsen Gramscigil, sivil popülist bir anlayışa sahip olduğum için politikanın her yerde ve her zaman var olduğunu, araya sızanların gözle görülenlerden daha çok şey öğrettiğini düşünüyorum. İki insan arasındaki duygusal ilişkilerin bile nasıl da kimliklerine, aidiyetlerine, çevreden edindikleri imkan ve kabiliyetlere, güce bağlı olduğunu görebiliyorum. Kimin kime ne için kandığını gördükten sonra insanın kafasında hayatla ilgili bütün büyü bozuluyor. Kendi yaşadıklarını bile tiye alarak yaşamaya başlıyorsun. Böyle bir insan tam politiktir ve Aristotelyen bir mutluluk yaşayamasa da (ona geleceğiz) kendisiyle tutarlı, açık ve özgür bir varlık olmanın güvenini yaşamasının önünde engel yoktur. Politika, güvensiz bir dünyada güvenlik alanı yaratmaktır. Tasavvuf, anarşi ve halkçılık bu tür politikanın farklı tarihsel isimleridir. Anarşist veya derviş olmak bugün için tam gerçek sayılmaz. Ama halkçılık mümkündür. Bunu konuşalım.
Star tv'de yaklaşık bir ay önce başlayan, projesi Durul Bazan'a ait Gecekondu isimli program seyirciye yeni bir konsept sunuyor. Önceden yazılıp hazırlanmış bir metni olduğundan şüphe duyduğumuz Gecekondu programı güncel olaylara ve konulara eleştirel, saldırgan hatta kimi zaman anarşist bile diyebileceğimiz bir yaklaşım içinde. Zeynep Beşerler gibi süzme elitist, dünyada ne olup bittiğinden habersiz konukların dumura uğratıldığı bu absürd komediyi izlemenizi öneriyoruz. Çevrecilikten, Medyaya "steril" bir takım proje ve yaklaşımların üzerine limon sıkan bu yeni popülist dizi risk alarak ve cesaretle absürdün, politiğin, gündelik hayatın, komedinin ve ironinin sınırlarında dolaşıyor. Cuma gecesi 00.30'da yayınlanan diziyi aynı saatlerde talk show yapan disko krallarının, gece kuşlarının, aştürk baraş'ların izleyip feyz alması hatta belki utanması umulur...
Yorumlar
Yorum Gönder