Ana içeriğe atla

Mümin yalan söylemez

Örnek olarak kullandığım bir site var biliyorsunuz birkaç gündür: Gasilhane. Karşılarında kim olduğunu bir türlü kavrayamadıkları için saçmalamayı bırakıp abuklama safhasına geçtiler. Bir küfür lafıdır dillerine dolamış, gidiyorlar. Etmedikleri küfür kalmadı, bana ve beni bahane ederek Müslümanlara. Bir de asıl önemlisi Derneği basıcaz diye tehdit edip, ben de gel bakalım deyince, yok biz vazgeçtik gelemeyize çevirdiler işi. Ama artık hangi münafıklık kanununda yazıyorsa bize küfür ettiler, bizi kesicek bunlar gibisinden bir şer propagandası başlatmış durumdalar. Ben öyle uygun görürsem küfür de ederim ve o zaman küfür ettiğimi Almanyadan Antalyaya kadar herkes görür işitir. Bu insanları tek tek algılamıyorum bile. Belirsiz, bir gün saçmalayan, bir gün tehdit edip cayan, bir gün makyajdan, bir gün AK Parti hükümetinden söz eden, ne idüğü benim için meçhul bir siluet olarak algılıyorum. Böyle bir siluete niye küfür edeyim. Kimseye küfür filan etmedim. Bunun makyavelist bir taktik olduğunu bilmenizi isterim. Solda sık rastlanan bir şeydir, bunu da defaetle söyledim. Yemekhane boykotu yapmak için yemeğe saç kılı atıp kıl çıktı diye ayağa kalkabilirler mesela. Çok yakın tanıdığım bir sol lider bizzat kendisi anlatmıştı Konya Öğrenci Derneği oluşumu sırasında böyle işleri yaptıklarını. Benim örgütlü sola girmeyişimin o zamanki nedenlerinden biri de buydu zaten. Haklı dava için haksızlık yapılabilir mi? DGM'de (göbeğe piercing solcuları için açayım: Devlet Güvenlik Mahkemesi, lağvedilen siyasi ceza mahkemesi) Tekel deposunu soymak, çalışanları darbetmek ve TİKKO örgüt üyesi olmak suçlarından yargılanan bir yakınım lehinde şahitlik yaptım. Atılı suçla ilgili hiçbir şey bilmiyordum elbette, ki şahitlik olarak bu yeterliydi, çünkü ifadem anlaşılmaz bir şekilde değiştirilmişti, altında benim imzam olduğu halde benim hiç söylemediğim sözler yazılıydı ifadede. Yargıcın karşısında büyük bir heyecan yaşadım, yalan söylemem gerekirse yalan söyleyemeyeceğim için. Sonuçta ben doğruları anlattım ve şahıs da beraat etti. Hapisten çıkar çıkmaz yanıma gelip mahkemede yalan söylemediğim için beni fırçaladı adam. Ben de lafımı esirgemedim, ben solcu değilim ki abi nasıl yalan söyleyeyim dedim. Gerektiğinde yalan söyleyeceksin dediler. Mümin yalan söylemez oysa. Her şey bunun üzerine kuruludur. Gasilhane sitesi yorumlarımızı siliyor, sonra da yorumlarımızı siliyorlar diye propaganda yapıyorlar. Bizi 2 bin kişi okudu, bunları kim okur diye propaganda yapıyorlar. Bugün itibariyle 4 bin giriş olmuş siteye, onu da söyleyeyim. Bu ne demek, Gasilhaneye girişlerde benim verdiğim linkin payı var. Üstelik de giriş sayısının bu konuyla ilgisi veya önemi ne? İnsanlar merak edip doğal olarak iki siteye de göz atmışlardır. Bizim için bu normaldir, popülizmin doğası gereğidir. Yok kişisel rating mevzu ise, biz solcu değiliz ağzımıza parmağımızı sokup fotoğrafımızı yayımlayacak ilerilik seviyesine daha gelemedik.

Yorumlar

  1. nette, ben de bu bahsettiğin taktiğe benzer bir saldırıya maruz kalmıştım bir zamanlar. hatta öyle bir hale gelmişti ki sayıca çok oldukları bir platformdu ve topluca mitinge gider gibi sayfama saldırıya gelmeler, bilmem ne şöyle diyor hadi ona haddini bildirelim!!!gibi hedef göstermeler ve daha neler neler... adeta cadı avı başlatmışlardı, herneyse lafı uzatmayayım, ya aslında bu tavırlarının sebebi çok açık, öyle ki küfre karşı sesini yükselttiğin zaman dilin ayrı bir incelik kazanıyor ve berraklaşıyor. Bu tip insan olamamış kimseler, ince kelime oyunlarına, algılayamadıkları ifadelere maruz kaldıkları zaman bunu kaldıramıyor ve zıvanadan çıkıyorlar.e tabi bunun sonucu olarak da içlerinde biriktirdikleri nefreti bir güzel kusuveriyorlar. şunu itiraf etmeliyim ki kendilerini düşürdükleri durumları izlemekten keyif bile alıyordum ama özellikle net üzerinde şu tavır üzere karar kıldım

    "Rahmân'ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman, “selâm!” der (geçer)ler"

    bunu söylüyorum diye onlara karşı sert durmayı öğütleyen ayetleri es geçmiyorum, müslüman sert durmalı,gerektiğinde kükremeli, sözleriyle kalplerine korku salmalı ama şuna kanaat getirdim ki bu tip ortamlarda karşında bulunanlar genelde bu sert tavrı bile haketmeyen seviyedeki kişiler oluyor.

    YanıtlaSil
  2. Abi sıkılmasın mı beni yazmaktan:)

    YanıtlaSil
  3. sıkıldım kardeşim. fakat biz sıkılamıyoruz biliyorsun. vazifeli insanlarız. ondan yani. suudi arabistan ajanıyım ben.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Akbaba köyü 35 numara

Star tv'de yaklaşık bir ay önce başlayan, projesi Durul Bazan'a ait Gecekondu isimli program seyirciye yeni bir konsept sunuyor. Önceden yazılıp hazırlanmış bir metni olduğundan şüphe duyduğumuz Gecekondu programı güncel olaylara ve konulara eleştirel, saldırgan hatta kimi zaman anarşist bile diyebileceğimiz bir yaklaşım içinde. Zeynep Beşerler gibi süzme elitist, dünyada ne olup bittiğinden habersiz konukların dumura uğratıldığı bu absürd komediyi izlemenizi öneriyoruz. Çevrecilikten, Medyaya "steril" bir takım proje ve yaklaşımların üzerine limon sıkan bu yeni popülist dizi risk alarak ve cesaretle absürdün, politiğin, gündelik hayatın, komedinin ve ironinin sınırlarında dolaşıyor. Cuma gecesi 00.30'da yayınlanan diziyi aynı saatlerde talk show yapan disko krallarının, gece kuşlarının, aştürk baraş'ların izleyip feyz alması hatta belki utanması umulur...

Milli Savaş Hikayeleri

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Milli Savaş Hikayeleri'nde 1914-1924 yılları arasında yaşanan Milli Mücadele günlerinde gerçekleşen bazı trajedik olayları okuyuculara aktarıyor. Milli Mücadele Dönemi Türk halkı için bir kahramanlık ve ıstırap dönemi olmuştur.  Yazar da bunu eserinde ustaca ele almış olduğu olay ve hikayelerle sade ve açık bir şekilde okuyuculara iletiyor. Yazar genelde  Ege bölgesinde meydana gelen olayları ele alıyor.  Özellikle,  Türk tarihi için büyük bir felaket olan güzel İzmir’in işgali ve düşman kuvvetlerinin buradaki halka yapmış oldukları zulüm ve hakaretler büyük bir yer alıyor yazarın “Milli Savaş Hikayeleri” adlı eserinde. Bu işgaller karşısında çaresiz kalan halıkın aciz durumu da tüm açıklığıyla ortaya konuluyor. Kitapta bulunan    bazı hikayelerde de Yunan kuvvetlerinin Batı Anadolu’yu işgali sırasında yerli halka  yapmış oldukları insanlık dışı işkenceler tanıklarıyla belirtiliyor.

Taraf, Radikal okuyarak zihni bulanmış İslamcı kardeşlerime

Üstelik kalkıp acaba neden Kürtçe konusunda fetvayı cevaz vermiyoruz diye üstümüze geliyorlar. 1. Kürtçenin resmi dil olması teknik olarak imkansıza yakındır. 2. Şart da değildir; bir katkısı olmayacaktır. 3. Kültürle veya sivil alemle hiçbir ilgisi yok, direkt olarak Türkiye-Avrupa gerginliği tarihinde bir momentumdan ibarettir. Tasfiye veya Hece dergilerini çıkaranların bunları anlayacak zihin açıklığı ve dürüstlüğe sahip olmadığı belli, siz dinleyin bari. Söylediklerimin ulusalcılıkla, Türkçe meftunluğuyla bir ilgisi yok. Kürtçe birçok insanı şu veya bu nedenle rahatsız edebilir. Beni etmiyor. Kürtçeye birçok insan şu veya bu nedenle sempati besleyebilir, ben beslemiyorum. Çocukluk atmosferimde işitmeye alışık olduğum dillerden biri olduğu için Kürtçe bana doğal geliyor, hepsi bu. Doğal ve yörel. Dolayısıyla da neden Kürtçe'yi yüzlerce diğer yörel dilden ayırdederek savunmam yahut övmem gerekiyormuş, anlamıyorum. Sivil olarak anlamıyorum yani. Sivil hayatta, Terekemece veya Kar...