Ana içeriğe atla

Pardon, burası özel mülk!

Aşağıda görebileceğiniz gibi bir haber var. Ancak bu bir değil iki değil. Bunlardan oldukça çok var. Cadde Bostan civarında, Kadıköy sahilinden ta Tuzla'ya kadar bir çok yerde benzer havadislere rastlayabilirsiniz. Bazıları kaldırıma "özel mülktür" ibaresini iliştirmeyi ihmal etmiyor. Bazıları bir şekilde, yolu kullanışsız hale getiriyor.

Geçen bizim mahallenin çocukları alem yapmaya gitmişler o tarafa. Adamın teki de bunların külüstürü beğenmemiş, buraya park edemezsiniz (sokağa) çünkü burası benim mülküm demiş. Bizim çocuklar da adamla kavga etmeyi yerinde bulmayıp bir güzel duvarlara işemişler. Adama iyi bir eziyet çektirdikten sonra başka bir yere park etmişler. "Karabayır çocuğuyuz lan biz" diye de nara atmışlar giderken.

Buyrun efendim, haberiniz:

"İstanbul’da yolların, sokakların, kaldırımların otoparka çevrilmesi artık doğal karşılanıyor. Ancak Caddebostan’daki olay ne görüldü ne de duyuldu. Caddebostan Selin Sokak’taki bir binanın sahipleri, evlerinin önündeki yola ‘Tapulu malımız’ diyerek bariyer yerleştirdi. Bu sokaktan araçlarıyla geçmek isteyenler para ödeyecek…

VATANDAŞLAR İTİRAZ ETTİ

İnanılmaz olay şöyle gerçekleşti. Bir binanın sahipleri, Caddebostan Selin sokaktaki evlerinin hemen önündeki yolu, ‘tapulu malımız’ diyerek kapattı. Çevre sakinlerinin tepkilerine rağmen sokağı kapatanlar geri adım atmadı.

Bunun üzerine bir çok vatandaş Kadıköy Belediyesi’nin yolunu tuttu. Ancak tüm şikayetlere rağmen hiçbir değişiklik olmadı.

AYLIK ABONE ÜCRETİ

Habertürk Gazetesi'nin haberine göre; Çevre sakinleri, sokağı bariyerle kapatanların kendilerinden para talep ettiğini belirtirken, o kişilerin önümüzdeki günlerde bariyer için elektronik anahtar satacaklarını da söyledi.

Vatandaşsa isyanda. Yolu kullanabilmek ve evlerine gidebilmek için para vermek zorunda kalacaklarını kaydeden vatandaşlar ‘Aylık abone ücreti belirleyip bizlere söyleyeceklermiş. Ödemeyenler bu sokaktan geçemeyecekmiş’ diyerek tepkilerini dile getirdiler.

KADIKÖY BELEDİYESİ'NDEN AÇIKLAMA

Kadıköy Belediyesi Basın Danışmanlığı tarafından yapılan açıklamada, Kadıköy’de buna benzer yerlerin olduğu ve bu kişilerin amacının belediyeden kamulaştırma parası almak olduğu kaydedildi.

Basın Danışmanlığı’ndan şu açıklama yapıldı:

“Söz konusu sokağın bir kısmı özel mülk. Caddebostan İskele Sokak yapılınca sokaktaki bir binanın sahipleri de ‘Burası bizim özel mülkümüz geçiş yapılamaz’ diyerek yıllarca sokak olarak kullanılan ama aslında özel mülkleri olan araziyi kapatmışlar.

BARİYERİ KALDIRMA YETKİMİZ YOK

Burası özel mülk olduğu için yasal yollar olmadan, yani belediye olarak burayı açma, kapama, yıkma, bariyeri kaldırma yetkimiz yok. Konudan biz de haberdar olduk ama özel mülkiyet olduğu için buraya girip herhangi bir yaptırımda bulunamayız. Çünkü sonuçta yasal olarak haksız duruma düşeriz. Buradaki problemi çözmeye çalışacağız. Öncelikle tarafları bir araya getirip uzlaştırmaya çalışacağız. Uzlaşma olmazsa, belediye olarak kamulaştırma yoluna gidebiliriz. Kadıköy’de buna benzer yerler var.

PARA TOPLANMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ

Yıllarca yol olarak kullanılmış ancak sonra mülk sahiplerinin kapattığı yerler var. Çoğunun amacı zaten belediyeden kamulaştırma parası almak. Konuyu en kısa zamanda uzlaşma ile çözmeye çalışacağız. Bu arada da kimsenin kumanda satmasına, para toplamasına izin vermeyeceğiz.”

(kaynak: Hürriyet)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Akbaba köyü 35 numara

Star tv'de yaklaşık bir ay önce başlayan, projesi Durul Bazan'a ait Gecekondu isimli program seyirciye yeni bir konsept sunuyor. Önceden yazılıp hazırlanmış bir metni olduğundan şüphe duyduğumuz Gecekondu programı güncel olaylara ve konulara eleştirel, saldırgan hatta kimi zaman anarşist bile diyebileceğimiz bir yaklaşım içinde. Zeynep Beşerler gibi süzme elitist, dünyada ne olup bittiğinden habersiz konukların dumura uğratıldığı bu absürd komediyi izlemenizi öneriyoruz. Çevrecilikten, Medyaya "steril" bir takım proje ve yaklaşımların üzerine limon sıkan bu yeni popülist dizi risk alarak ve cesaretle absürdün, politiğin, gündelik hayatın, komedinin ve ironinin sınırlarında dolaşıyor. Cuma gecesi 00.30'da yayınlanan diziyi aynı saatlerde talk show yapan disko krallarının, gece kuşlarının, aştürk baraş'ların izleyip feyz alması hatta belki utanması umulur...

Milli Savaş Hikayeleri

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Milli Savaş Hikayeleri'nde 1914-1924 yılları arasında yaşanan Milli Mücadele günlerinde gerçekleşen bazı trajedik olayları okuyuculara aktarıyor. Milli Mücadele Dönemi Türk halkı için bir kahramanlık ve ıstırap dönemi olmuştur.  Yazar da bunu eserinde ustaca ele almış olduğu olay ve hikayelerle sade ve açık bir şekilde okuyuculara iletiyor. Yazar genelde  Ege bölgesinde meydana gelen olayları ele alıyor.  Özellikle,  Türk tarihi için büyük bir felaket olan güzel İzmir’in işgali ve düşman kuvvetlerinin buradaki halka yapmış oldukları zulüm ve hakaretler büyük bir yer alıyor yazarın “Milli Savaş Hikayeleri” adlı eserinde. Bu işgaller karşısında çaresiz kalan halıkın aciz durumu da tüm açıklığıyla ortaya konuluyor. Kitapta bulunan    bazı hikayelerde de Yunan kuvvetlerinin Batı Anadolu’yu işgali sırasında yerli halka  yapmış oldukları insanlık dışı işkenceler tanıklarıyla belirtiliyor.

Taraf, Radikal okuyarak zihni bulanmış İslamcı kardeşlerime

Üstelik kalkıp acaba neden Kürtçe konusunda fetvayı cevaz vermiyoruz diye üstümüze geliyorlar. 1. Kürtçenin resmi dil olması teknik olarak imkansıza yakındır. 2. Şart da değildir; bir katkısı olmayacaktır. 3. Kültürle veya sivil alemle hiçbir ilgisi yok, direkt olarak Türkiye-Avrupa gerginliği tarihinde bir momentumdan ibarettir. Tasfiye veya Hece dergilerini çıkaranların bunları anlayacak zihin açıklığı ve dürüstlüğe sahip olmadığı belli, siz dinleyin bari. Söylediklerimin ulusalcılıkla, Türkçe meftunluğuyla bir ilgisi yok. Kürtçe birçok insanı şu veya bu nedenle rahatsız edebilir. Beni etmiyor. Kürtçeye birçok insan şu veya bu nedenle sempati besleyebilir, ben beslemiyorum. Çocukluk atmosferimde işitmeye alışık olduğum dillerden biri olduğu için Kürtçe bana doğal geliyor, hepsi bu. Doğal ve yörel. Dolayısıyla da neden Kürtçe'yi yüzlerce diğer yörel dilden ayırdederek savunmam yahut övmem gerekiyormuş, anlamıyorum. Sivil olarak anlamıyorum yani. Sivil hayatta, Terekemece veya Kar...