Ana içeriğe atla

Bipolar ya da manik depresif bozukluk

Mani ve depresyon atakları şeklinde ortaya çıkan, adından da anlaşılacağı gibi iki uçlu bir hastalıktır. Kişinin duygulanımı mani dönemlerinde neşe, depresyon dönemlerinde umutsuzluk ve çöküntü ile ifade edilebilir. Psikiyatrik pek çok hastalık gibi manik depresif bozukluğunda sebebi tam olarak bilinmiyor. Genetik geçişi konusunda yapılan araştırmalar bipolar bozukluğun genetik geçişi en yüksek hastalık olduğunu gösteriyor. Ailenin bir üyesinde manik depresif bozukluk varsa diğer üyelerde de yüksek ihtimalle vardır ya da olacaktır gibi algılayabilirsiniz bu durumu. Beyinde hücreler arası iletiyi sağlayan kimyasal maddelerin taşınmasında veya düzeylerinde ortaya çıkan değişikliklerin hastalığa sebep olabileceğine dair bir tez var (sebepten çok sonuç gibi görünüyor). Bunların hepsi bilimsel, istatistiki dolayısıyla itibari açıklamalar. 12 Şubatta gerçekleştireceğimiz Popülist psikoloji dersimize giriş olsun diye yazdım. Konumuz Bipolar bozukluk. Biz, bugüne kadar yaptığımız gibi, bu rahatsızlığın tarihsel, sosyolojik ve kültürel alt yapısını kurcalamaya, "hastalığın" tedavi sürecinde hastaya nasıl yaklaşıldığına ve ne önerildiğine bakmaya ve bu önerilerin neye denk geldiği üzerinde durmaya çalışacağız. Tasavvufta manya ve depresyon durumlarının karşılığı sayabileceğimiz kabz ve bast hallerinin de dersin içeriğine dahil olacağını ekleyelim. Kurt Vonnegut, Edgar Allan Poe, Shelley, William Faulkner, Ralph Waldo Emerson, Charles Baudelaire, Charles Dickens gibi ünlü sanatçıların da bipolar olduğu söylenir. Batılı ünlü isimlerin böyle psikiyatrik rahatsızlıklarla anılması bizde de bir hastalık merakı yaratabiliyor zaman zaman. Sağlık iyidir. Sağlıklı olmak iyidir. Allah herkese sağlık ve şifa versin.

Devamı için derneğe lütfen!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Milli Savaş Hikayeleri

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Milli Savaş Hikayeleri'nde 1914-1924 yılları arasında yaşanan Milli Mücadele günlerinde gerçekleşen bazı trajedik olayları okuyuculara aktarıyor. Milli Mücadele Dönemi Türk halkı için bir kahramanlık ve ıstırap dönemi olmuştur.  Yazar da bunu eserinde ustaca ele almış olduğu olay ve hikayelerle sade ve açık bir şekilde okuyuculara iletiyor. Yazar genelde  Ege bölgesinde meydana gelen olayları ele alıyor.  Özellikle,  Türk tarihi için büyük bir felaket olan güzel İzmir’in işgali ve düşman kuvvetlerinin buradaki halka yapmış oldukları zulüm ve hakaretler büyük bir yer alıyor yazarın “Milli Savaş Hikayeleri” adlı eserinde. Bu işgaller karşısında çaresiz kalan halıkın aciz durumu da tüm açıklığıyla ortaya konuluyor. Kitapta bulunan    bazı hikayelerde de Yunan kuvvetlerinin Batı Anadolu’yu işgali sırasında yerli halka  yapmış oldukları insanlık dışı işkenceler tanıklarıyla belirtiliyor.

Akbaba köyü 35 numara

Star tv'de yaklaşık bir ay önce başlayan, projesi Durul Bazan'a ait Gecekondu isimli program seyirciye yeni bir konsept sunuyor. Önceden yazılıp hazırlanmış bir metni olduğundan şüphe duyduğumuz Gecekondu programı güncel olaylara ve konulara eleştirel, saldırgan hatta kimi zaman anarşist bile diyebileceğimiz bir yaklaşım içinde. Zeynep Beşerler gibi süzme elitist, dünyada ne olup bittiğinden habersiz konukların dumura uğratıldığı bu absürd komediyi izlemenizi öneriyoruz. Çevrecilikten, Medyaya "steril" bir takım proje ve yaklaşımların üzerine limon sıkan bu yeni popülist dizi risk alarak ve cesaretle absürdün, politiğin, gündelik hayatın, komedinin ve ironinin sınırlarında dolaşıyor. Cuma gecesi 00.30'da yayınlanan diziyi aynı saatlerde talk show yapan disko krallarının, gece kuşlarının, aştürk baraş'ların izleyip feyz alması hatta belki utanması umulur...

Müslüman Tanrılar

Birkaç sene önce aile dostumuz olan bir adamın şirketine bir iş yapmıştım. Paramı üç gün içinde almam gerekiyordu. Ama adam paramı vermemek için takla atıp duruyordu. Üç gün, beş gün, on gün derken bir buçuk ay geçti. En az on defa gittim geldim adamın yanına. Ve o sıralar hiç param olmadığı için yürüyerek gidip geliyordum. Ya yerinde olmuyor, ya tatile gitmiş oluyor, ya da paranın bir kısmını verip beni postalıyordu. Sonunda, efendiliğimi bozmadan, bu işin bu şekilde olmayacağını, paramı almam gerektiğini bu işin böyle uzamasının doğru olmadığını söyledim. Aynen böyle, bu şekilde. İşte o an olan oldu, adam köpürdü birden. Nasıl ben böyle bir şey söyleyebilirmişim, zaten bu işi çok daha ucuza yaptırabilirmiş, bana yardım olsun diye bu işi bana vermiş, yeğeni falanca çocuğa baksaymışım ya o terbiyeli çocukmuş hiç böyle şeyler söylemezmiş, ben nasıl terbiye görmüşmüşüm böyle, ne kadar ayıpmış, falan filan. Yüzlerce adamla çalıştım, yol yordam biliyorum ama karşımdakinin bir tanrı olduğun