Ana içeriğe atla

Popülist şiir dersinde gelecek hafta

Önümüzdeki hafta kanon ve klasikler konusunu konuşacağız. Katılımcılardan kendilerine göre bir liste istiyorum. Kanonik ve klasik eserlerden oluşan bir liste hazırlasınlar. Sayı ve eser önemli değil. Mesela 25 tane klasik olabilir. Bunlar öznel olursa daha çok şey konuşabiliriz. 100 temel eser meselesi değil bu sonuçta. Neyi ne olarak okuduğumuzla ilgili bir tartışma yapacağız ve bu hafta katılımcıların gerçek anlamda derse katılmalarını bekliyorum. Bunun için de listenin öznel olmasını istiyorum. Devletin veya entelijansiyanın klasikler listesini değil kendi listenizi oluşturarak gelin. Bakalım ortak isimler üzerinde mi duruyoruz, yoksa herkes kendi okuyucu kanonunu mu oluşturuyor?

Teknik olarak da kanon nedir, klasik neye denir gibi konulara biraz göz atarsanız sevinirim. Türk klasikleri, dünya klasikleri, İslam klasikleri, Doğu ve Batı klasikleri gibi "klasik" başlıkların anlamı üzerinde yoğunlaşabilir, kadim, kanon ve klasik kelimelerinin anlamını soruşturabilirsiniz. Ulusal edebiyat kavramı hakkında da okuyabilirsiniz. Pascale Casanova'nın Dünya Edebiyat Cumhuriyeti kitabını (Varlık yayınları, 2010) ve Toplum ve Bilim dergisinin Ulusal Edebiyat sayısı (sayı 81, yaz 1999), Gregory Jusdanis'in Gecikmiş Modernlik (Metis y. 1998), Defter dergisinin Yerlilik özel sayısını (sayı 36, Bahar 1999) da gözden geçirebilirsiniz. Yabancı dilde okuyabileceklerin yabancı eserleri okuması da salık verilir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Akbaba köyü 35 numara

Star tv'de yaklaşık bir ay önce başlayan, projesi Durul Bazan'a ait Gecekondu isimli program seyirciye yeni bir konsept sunuyor. Önceden yazılıp hazırlanmış bir metni olduğundan şüphe duyduğumuz Gecekondu programı güncel olaylara ve konulara eleştirel, saldırgan hatta kimi zaman anarşist bile diyebileceğimiz bir yaklaşım içinde. Zeynep Beşerler gibi süzme elitist, dünyada ne olup bittiğinden habersiz konukların dumura uğratıldığı bu absürd komediyi izlemenizi öneriyoruz. Çevrecilikten, Medyaya "steril" bir takım proje ve yaklaşımların üzerine limon sıkan bu yeni popülist dizi risk alarak ve cesaretle absürdün, politiğin, gündelik hayatın, komedinin ve ironinin sınırlarında dolaşıyor. Cuma gecesi 00.30'da yayınlanan diziyi aynı saatlerde talk show yapan disko krallarının, gece kuşlarının, aştürk baraş'ların izleyip feyz alması hatta belki utanması umulur...

Taraf, Radikal okuyarak zihni bulanmış İslamcı kardeşlerime

Üstelik kalkıp acaba neden Kürtçe konusunda fetvayı cevaz vermiyoruz diye üstümüze geliyorlar. 1. Kürtçenin resmi dil olması teknik olarak imkansıza yakındır. 2. Şart da değildir; bir katkısı olmayacaktır. 3. Kültürle veya sivil alemle hiçbir ilgisi yok, direkt olarak Türkiye-Avrupa gerginliği tarihinde bir momentumdan ibarettir. Tasfiye veya Hece dergilerini çıkaranların bunları anlayacak zihin açıklığı ve dürüstlüğe sahip olmadığı belli, siz dinleyin bari. Söylediklerimin ulusalcılıkla, Türkçe meftunluğuyla bir ilgisi yok. Kürtçe birçok insanı şu veya bu nedenle rahatsız edebilir. Beni etmiyor. Kürtçeye birçok insan şu veya bu nedenle sempati besleyebilir, ben beslemiyorum. Çocukluk atmosferimde işitmeye alışık olduğum dillerden biri olduğu için Kürtçe bana doğal geliyor, hepsi bu. Doğal ve yörel. Dolayısıyla da neden Kürtçe'yi yüzlerce diğer yörel dilden ayırdederek savunmam yahut övmem gerekiyormuş, anlamıyorum. Sivil olarak anlamıyorum yani. Sivil hayatta, Terekemece veya Kar...

Milli Savaş Hikayeleri

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Milli Savaş Hikayeleri'nde 1914-1924 yılları arasında yaşanan Milli Mücadele günlerinde gerçekleşen bazı trajedik olayları okuyuculara aktarıyor. Milli Mücadele Dönemi Türk halkı için bir kahramanlık ve ıstırap dönemi olmuştur.  Yazar da bunu eserinde ustaca ele almış olduğu olay ve hikayelerle sade ve açık bir şekilde okuyuculara iletiyor. Yazar genelde  Ege bölgesinde meydana gelen olayları ele alıyor.  Özellikle,  Türk tarihi için büyük bir felaket olan güzel İzmir’in işgali ve düşman kuvvetlerinin buradaki halka yapmış oldukları zulüm ve hakaretler büyük bir yer alıyor yazarın “Milli Savaş Hikayeleri” adlı eserinde. Bu işgaller karşısında çaresiz kalan halıkın aciz durumu da tüm açıklığıyla ortaya konuluyor. Kitapta bulunan    bazı hikayelerde de Yunan kuvvetlerinin Batı Anadolu’yu işgali sırasında yerli halka  yapmış oldukları insanlık dışı işkenceler tanıklarıyla belirtiliyor.