Hayır. Yaptığımızı anlamamakta kurbanlık koyunun dirediği gibi ayak direyenlerin kaçırdıkları yer de tam burası. Sağcı koyunlar parayla inşa ettirdikleri millet inşasına zeval gelecek diye ayak diriyor, solcu koyunlar halk sömürüsüyle inşa ettirdikleri halk ütopyasına halel gelecek diye. Ortada böyle çapraşık bir durum var. Sağcılar hınçla izliyor, solcular telaşla.
Bireyi yetiştiren düşünürlerden herhangi birinin fikriyatını takip ederek onun çizdiği karakteri yaşayabilirsiniz. Size ters gelen yönleri olsa da düşünce bütünü o pürüzleri giderebilir. Fakat popülizmin böyle bir formülü yok. Marksistçe yaşamanın koşulları vardır söz gelimi. Giyim kuşamınızdan, jargonunuza, eğitiminizden, insan ilişkilerinize, babanızla nasıl, ne tonda, kaç dakika konuşacağınıza.. kadar her şeyi öğrenirsiniz. Kitaplardan ve ağabeylerinizden. Bu birçok toplumsal hareket için böyledir. Popülizmin ise yaşama imkanı vardır. Basit ve sıradan yaşama imkanı. Yapmanız gerekenler insan fıtratına dahildir. Bu yüzden koşul olarak görülemez. Yürürken kolların sallanması gibi hayatın içinde eriyen hallerdir popülistin edimleri. Küçük bir çocuğu araya alıp ezen iki mahalle fırlamasına payını vermek gibi. Çocuğu onların elinden kurtarır yolunuza devam edersiniz. Bir siyasi kararın halkın faydasına göre mi, siyasi mevziler uğruna mı alındığını hemen anlar popülist. Bunlar kitapta yazmaz. Feraset fıtrattan gelir. Kahramanlık fıtrattan.
Bu basitliği karmaşık bulanlar sorunu kendinde aramalıdır. Hangi estetik ideolojiye zihnini rehnettiğini sorgulayarak. Yontulmamış olanı, ham olanı anlayabilmenin yolu yontulmamaktan geçer. Halkı, çerçevesini çizdiğiniz estetik algılarınızla anlayabilmek için ömrünüzü verebilirsiniz. Fakat kanlı canlı karşınızda gördüğünüzde halkı, söz gelimi devlet dairesinde estetik memurlar olarak siz; işini yüksünmeden, ter kokusundan ötürü suratınızı ekşitmeden yapabilir misiniz? Anladınız mı şimdi? Dur tahmin edeyim: Hayır. Demek ki sizin inşaatta malzemeden çalıyorlar.
Bireyi yetiştiren düşünürlerden herhangi birinin fikriyatını takip ederek onun çizdiği karakteri yaşayabilirsiniz. Size ters gelen yönleri olsa da düşünce bütünü o pürüzleri giderebilir. Fakat popülizmin böyle bir formülü yok. Marksistçe yaşamanın koşulları vardır söz gelimi. Giyim kuşamınızdan, jargonunuza, eğitiminizden, insan ilişkilerinize, babanızla nasıl, ne tonda, kaç dakika konuşacağınıza.. kadar her şeyi öğrenirsiniz. Kitaplardan ve ağabeylerinizden. Bu birçok toplumsal hareket için böyledir. Popülizmin ise yaşama imkanı vardır. Basit ve sıradan yaşama imkanı. Yapmanız gerekenler insan fıtratına dahildir. Bu yüzden koşul olarak görülemez. Yürürken kolların sallanması gibi hayatın içinde eriyen hallerdir popülistin edimleri. Küçük bir çocuğu araya alıp ezen iki mahalle fırlamasına payını vermek gibi. Çocuğu onların elinden kurtarır yolunuza devam edersiniz. Bir siyasi kararın halkın faydasına göre mi, siyasi mevziler uğruna mı alındığını hemen anlar popülist. Bunlar kitapta yazmaz. Feraset fıtrattan gelir. Kahramanlık fıtrattan.
Bu basitliği karmaşık bulanlar sorunu kendinde aramalıdır. Hangi estetik ideolojiye zihnini rehnettiğini sorgulayarak. Yontulmamış olanı, ham olanı anlayabilmenin yolu yontulmamaktan geçer. Halkı, çerçevesini çizdiğiniz estetik algılarınızla anlayabilmek için ömrünüzü verebilirsiniz. Fakat kanlı canlı karşınızda gördüğünüzde halkı, söz gelimi devlet dairesinde estetik memurlar olarak siz; işini yüksünmeden, ter kokusundan ötürü suratınızı ekşitmeden yapabilir misiniz? Anladınız mı şimdi? Dur tahmin edeyim: Hayır. Demek ki sizin inşaatta malzemeden çalıyorlar.
Yorumlar
Yorum Gönder