Ana içeriğe atla

Heykel, alkol ve su

Gazi Ahmet Muhtar Paşa Konağı, insanın içini serinletiyor...
Kültür savaşları devam ediyor. Heykeldi alkol oldu. Kars'ta parasızlıktan Atatürk heykeli bile yoktu eskiden. Ama bu altyapı, asfalt yol, kaldırım yokluğuyla paraleldi. Su kesintileriyle. İşsizlikle. Bugün heykel var, su gene yok, kahvehaneler işsizlerle dolu. Kars'a kurulan heykeli kültür ve sanat adına savunan, modern değerler, demokratik değerler adına savunan insanlar Kars'ta yaşayan 80 bin, köyleriyle beraber 300 küsur bin insana saygısızlık ediyor her şeyden önce. Kars'ta sadece sabahları su akıyor, birkaç saat. Atatürk heykelini, tıpkı "Atatürk caddesi" gibi Kenan Evren yaptırdı. Hafızam beni yanıltmıyorsa Evren Karslıları eleştirmişti, yani Kars'ın idarecilerini, koca şehirde nasıl Atatürk heykeli olmaz diye. 
Ve yine, koca şehirde nasıl Atatürk caddesi olmaz diye. Kars'ın en büyük caddesinin adı Kazım Karabekir. Kars fatihi, Kars'ı Ermeni işgalinden kurtaran adam. Hakimiyet-i Milliye caddesi vardı, ben çocukken, Atatürk caddesi yaptılar. Çocukken Hakimiyet-i Milliye caddesini severdim. Valilikten aşağı inen caddedir ve sırayla valilik, Gazi Kars ortaokulu ve jandarma karakolu olduğu için, kısa bir cadde olduğu için tenhadır. İronik biçimde, adına ters şekilde milletin pek işinin düşmediği bir caddedir. Ben severdim, hala severim ama. Gazi Kars ortaokulu, Osmanlı döneminde, Rus saldırıları karşısında uzun süre direndiği için Kars'a Gazi unvan ve madalyası verilmesinden alır adını. Gazi Ahmet Muhtar Paşa, 23 Nisan gösterilerinde bizi daima gölgede bırakan GAMP ilkokulu yine adını Kars'ı Ruslara karşı müdafa eden Gazi müşir Ahmet Muhtar'dan alır. Hem Ahmet hem Muhtar, yani Ali, yani kahraman. 

Hasan Harakani türbesinin içi...
Ve tabii Hasan Harakani hazretleri ve Evliya camii vardır, minaresi kalmıştır yadigar, camii birçok dönemde yenilenmiştir, ki en son Ermeni tadilatları sırasında "aslına uygun" yeniden inşa ettiler Evliya camiini. Bunlar her tür heykele taş çıkartır. Ve tabii kalemiz Türkiye'nin en sağlam kalesidir, en heybetlisi, uçurumlar üstünde yükselen Kars Kalesi. Kars'ın kalesinin kapısını kim kırdı, kazım kırdı, kazım kırmadı, kazımın küçük kardeşi kenan kırdı....:) Çocuk oyunları bile bunun üstüne dönerdi. Şimdi bana heykel diyorlar, alkol diyorlar. Terbiyesizlik ediyorlar. Cahillik ediyorlar. Mevcut kültür varlığını koruyamayan idarelerin bir tarafından uydurduğu beton ve tunç saçmalıkları niye savunayım. Gazi Ahmet Muhtar'ın evi restore edildi diye seviniyorum ben. Oranın çok büyük anlamı var çünkü. Kazım Paşa caddesinin hala Kazım Paşa caddesi olması beni mutlu ediyor. Onun anlamı var. Ne idüğü belirsiz, Ermeniler aşkına, Kars'ı terk ederken bile tahrip eden, yakan Ermeniler aşkına dikilmiş 10 ton betonun bir anlamı yok. O heykeli mevcut hükümet yıkmayacak yahut yıkamayacaktır. Ama özünde yıkık değil midir? Suyu olmayan şehre heykel dikmek zulüm değil midir, zulüm Tunus'ta bile olsa sökülüp atılmayacak mıdır? Böyledir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Akbaba köyü 35 numara

Star tv'de yaklaşık bir ay önce başlayan, projesi Durul Bazan'a ait Gecekondu isimli program seyirciye yeni bir konsept sunuyor. Önceden yazılıp hazırlanmış bir metni olduğundan şüphe duyduğumuz Gecekondu programı güncel olaylara ve konulara eleştirel, saldırgan hatta kimi zaman anarşist bile diyebileceğimiz bir yaklaşım içinde. Zeynep Beşerler gibi süzme elitist, dünyada ne olup bittiğinden habersiz konukların dumura uğratıldığı bu absürd komediyi izlemenizi öneriyoruz. Çevrecilikten, Medyaya "steril" bir takım proje ve yaklaşımların üzerine limon sıkan bu yeni popülist dizi risk alarak ve cesaretle absürdün, politiğin, gündelik hayatın, komedinin ve ironinin sınırlarında dolaşıyor. Cuma gecesi 00.30'da yayınlanan diziyi aynı saatlerde talk show yapan disko krallarının, gece kuşlarının, aştürk baraş'ların izleyip feyz alması hatta belki utanması umulur...

Taraf, Radikal okuyarak zihni bulanmış İslamcı kardeşlerime

Üstelik kalkıp acaba neden Kürtçe konusunda fetvayı cevaz vermiyoruz diye üstümüze geliyorlar. 1. Kürtçenin resmi dil olması teknik olarak imkansıza yakındır. 2. Şart da değildir; bir katkısı olmayacaktır. 3. Kültürle veya sivil alemle hiçbir ilgisi yok, direkt olarak Türkiye-Avrupa gerginliği tarihinde bir momentumdan ibarettir. Tasfiye veya Hece dergilerini çıkaranların bunları anlayacak zihin açıklığı ve dürüstlüğe sahip olmadığı belli, siz dinleyin bari. Söylediklerimin ulusalcılıkla, Türkçe meftunluğuyla bir ilgisi yok. Kürtçe birçok insanı şu veya bu nedenle rahatsız edebilir. Beni etmiyor. Kürtçeye birçok insan şu veya bu nedenle sempati besleyebilir, ben beslemiyorum. Çocukluk atmosferimde işitmeye alışık olduğum dillerden biri olduğu için Kürtçe bana doğal geliyor, hepsi bu. Doğal ve yörel. Dolayısıyla da neden Kürtçe'yi yüzlerce diğer yörel dilden ayırdederek savunmam yahut övmem gerekiyormuş, anlamıyorum. Sivil olarak anlamıyorum yani. Sivil hayatta, Terekemece veya Kar...

Milli Savaş Hikayeleri

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Milli Savaş Hikayeleri'nde 1914-1924 yılları arasında yaşanan Milli Mücadele günlerinde gerçekleşen bazı trajedik olayları okuyuculara aktarıyor. Milli Mücadele Dönemi Türk halkı için bir kahramanlık ve ıstırap dönemi olmuştur.  Yazar da bunu eserinde ustaca ele almış olduğu olay ve hikayelerle sade ve açık bir şekilde okuyuculara iletiyor. Yazar genelde  Ege bölgesinde meydana gelen olayları ele alıyor.  Özellikle,  Türk tarihi için büyük bir felaket olan güzel İzmir’in işgali ve düşman kuvvetlerinin buradaki halka yapmış oldukları zulüm ve hakaretler büyük bir yer alıyor yazarın “Milli Savaş Hikayeleri” adlı eserinde. Bu işgaller karşısında çaresiz kalan halıkın aciz durumu da tüm açıklığıyla ortaya konuluyor. Kitapta bulunan    bazı hikayelerde de Yunan kuvvetlerinin Batı Anadolu’yu işgali sırasında yerli halka  yapmış oldukları insanlık dışı işkenceler tanıklarıyla belirtiliyor.