Ana içeriğe atla

Demek ki neymiş: Bağımsızlık

Türkiye'de Koç ve diğer grupların uluslararası ortakları olduğunu kaydeden Karsan Murahhas Azası Jan Nahum [otomotiv tasarım ve geliştirme uzmanı mühendis; eski Tofaş A.Ş. Genel Müdürü, bir ara İtalya'ya gidip FIAT CEO'su olarak görev aldı, Sabancı Üniversitesinde otomotiv dersleri verdi, Koç ailesinin damadı ve eski Tofaş yöneticisi olan İnan Kıraç'ın Karsan şirketinde murahhas azadır; babası Bernar Nahum -BEKO'nun BE'si- Vehbi Koç'un çok yakın arkadaşı ve yöneticisiydi, Jan Nahum bayrağı babasından devralıp ileri götürdü, kendisi açısından tabii; Vehbi Koç ve Rahmi Koç'la, aslında Mustafa Koç'la da pek anlaşamamıştır ve ailenin Batılı ortaklarına bağımlılık yönündeki tavrına daima çatar ve hep bağımsızlığı, yerli sanayiyi savunur, 1950 doğumludur, Robert mezunudur, yahudidir], bu yüzden Türk malı bir otomobil geliştirmeye ortaklarının izin vermeyeceğini söyledi. Nahum bu konuda şöyle konuştu: "Başbakan Erdoğan'ın bu açıklamasından sonra bu gruplar ortaklarıyla anlaşır mı bilemem ama Ford, Fiat, Toyota gibi dev markalar kendi segmentlerinde rakip bir aracın çıkmasını istemezler. Ben yıllar önce Koç Grubu'ndayken Ikarus markalı otobüsler için lisans anlaşması yapmak istemiştik. O dönemde Koç Grubu'nda otobüs üretimi olmamasına rağmen ortaklardan izin alamamıştık. Dolayısıyla Türk malı otomobili bizim gibi bağımsız gruplar daha rahat yaratabilir."

Yorumlar

  1. Devrim Arabaları filminde değinilmese de -hiçbir şeye değinmemiş zaten, sadece nasıl yapıldığını anlatmış film- Yarım Kalan Devrim Rüyası (Muhittin Şimşek)kitabında birçok konu açıklanıyor.

    Otomobil Endüstri Kongresi'nde yerli otomobil üretme fikri ortaya atılmış ve bunun için çalışmalara başlanmış. Yerli otomobil imal edilecek. İthalatçılar memnun değil bu durumdan. Kim bu ithalatçılar, Koç, Sabancı.

    Kitaba dönelim:

    "İthalatçılar telaş içinde, yılda bir milyar liralık satış mevzu bahis. Propaganda için her türlü masrafı göze alıyorlar. Belli başlı gazeteler ithalatçıların organı halinde ve konuya karşı amansız savaş açtılar." (s. 49)

    "Otomobil sektöründe 1957 yılından gelen bir takım girişimler vardı. Özellikle Amerikan Chrysler ve Ford firmalarının Türkiye'de yatırımları söz konusu idi. Devrim projesi başladığında bu yatırım projelerinin gerçekleşmeme riski gündeme geldi. Dolayısıyla Devrim'in engellenmesinde de Devrim'in yürütülmesi esnasındaki başarısızlığından çok, bu şirketlerin Türkiye'deki yatırımlarının geleceğinin Türkiye'de tehlikeye girmiş olması nedeni ile yaptıkları bir engelleme söz konusu olduğunu düşünüyoruz." (s. 89)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Milli Savaş Hikayeleri

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Milli Savaş Hikayeleri'nde 1914-1924 yılları arasında yaşanan Milli Mücadele günlerinde gerçekleşen bazı trajedik olayları okuyuculara aktarıyor. Milli Mücadele Dönemi Türk halkı için bir kahramanlık ve ıstırap dönemi olmuştur.  Yazar da bunu eserinde ustaca ele almış olduğu olay ve hikayelerle sade ve açık bir şekilde okuyuculara iletiyor. Yazar genelde  Ege bölgesinde meydana gelen olayları ele alıyor.  Özellikle,  Türk tarihi için büyük bir felaket olan güzel İzmir’in işgali ve düşman kuvvetlerinin buradaki halka yapmış oldukları zulüm ve hakaretler büyük bir yer alıyor yazarın “Milli Savaş Hikayeleri” adlı eserinde. Bu işgaller karşısında çaresiz kalan halıkın aciz durumu da tüm açıklığıyla ortaya konuluyor. Kitapta bulunan    bazı hikayelerde de Yunan kuvvetlerinin Batı Anadolu’yu işgali sırasında yerli halka  yapmış oldukları insanlık dışı işkenceler tanıklarıyla belirtiliyor.

Akbaba köyü 35 numara

Star tv'de yaklaşık bir ay önce başlayan, projesi Durul Bazan'a ait Gecekondu isimli program seyirciye yeni bir konsept sunuyor. Önceden yazılıp hazırlanmış bir metni olduğundan şüphe duyduğumuz Gecekondu programı güncel olaylara ve konulara eleştirel, saldırgan hatta kimi zaman anarşist bile diyebileceğimiz bir yaklaşım içinde. Zeynep Beşerler gibi süzme elitist, dünyada ne olup bittiğinden habersiz konukların dumura uğratıldığı bu absürd komediyi izlemenizi öneriyoruz. Çevrecilikten, Medyaya "steril" bir takım proje ve yaklaşımların üzerine limon sıkan bu yeni popülist dizi risk alarak ve cesaretle absürdün, politiğin, gündelik hayatın, komedinin ve ironinin sınırlarında dolaşıyor. Cuma gecesi 00.30'da yayınlanan diziyi aynı saatlerde talk show yapan disko krallarının, gece kuşlarının, aştürk baraş'ların izleyip feyz alması hatta belki utanması umulur...

Müslüman Tanrılar

Birkaç sene önce aile dostumuz olan bir adamın şirketine bir iş yapmıştım. Paramı üç gün içinde almam gerekiyordu. Ama adam paramı vermemek için takla atıp duruyordu. Üç gün, beş gün, on gün derken bir buçuk ay geçti. En az on defa gittim geldim adamın yanına. Ve o sıralar hiç param olmadığı için yürüyerek gidip geliyordum. Ya yerinde olmuyor, ya tatile gitmiş oluyor, ya da paranın bir kısmını verip beni postalıyordu. Sonunda, efendiliğimi bozmadan, bu işin bu şekilde olmayacağını, paramı almam gerektiğini bu işin böyle uzamasının doğru olmadığını söyledim. Aynen böyle, bu şekilde. İşte o an olan oldu, adam köpürdü birden. Nasıl ben böyle bir şey söyleyebilirmişim, zaten bu işi çok daha ucuza yaptırabilirmiş, bana yardım olsun diye bu işi bana vermiş, yeğeni falanca çocuğa baksaymışım ya o terbiyeli çocukmuş hiç böyle şeyler söylemezmiş, ben nasıl terbiye görmüşmüşüm böyle, ne kadar ayıpmış, falan filan. Yüzlerce adamla çalıştım, yol yordam biliyorum ama karşımdakinin bir tanrı olduğun