Ana içeriğe atla

Halkın takımı Fenerbahçe

Demeye bin şahit lazım, diyeceğimiz anda bir anda bir şey oluyor, siliniyor burjuvalık saniyesinde. Trabzon maçını halka arz etmediler. Kale arkalarını bile üyelere sattılar. O da mümkün tabii. Kimse bu üyeler, neden onlar üye de ben değilim. Ben Fenerbahçe üyesiyim, falan. Lan ben Fenerbahçenin ta kendisiyim, olm, ne üyesi. Fenerbahçeye üye oluyormuş. Kendi kendine üye oluyor yani adam. Bunun için Aziz Yıldırım, bunun için bir milyon üye. Bunun için genel seçim, bunun için Türkiyenin her yerine Fenerbahçe sandığı. Yılda on lira ödeyip oy hakkımı kullanmak istiyorum. Bu Fenerbahçede böyle olmalı. Yetki devriyle başlıyor madem  her şey, ben de o yetkiyi devir hakkımı kullanmak istiyorum. Şu anda Fenerbahçede bir belirsizlik var. Locanın takımı mısın, halkın takımı mı. Maça gidince halkı görüyorum ama ben numarasız tribüne giriyorum zaten. Hep beraber üşüyoruz sesimiz kısılıyor her taraf çekirdek ölüsü Fener gol atıyor. Ay ay ay dönüyor başım yine, yine başım dönüyor... Hayatımda binlerce kere yaşadığım ve her defasında tümüyle yaşadığım saçma an. Fener gol atıyor. Artık basket ve voleybol da var. Nevin Yanıt'ın engelli finalini izleyince olan şey var. İç organlarımın yeri değişti resmen. Spiker Roko Leni Ukkkkiç deyince olan bir şey var. Yüksekten top bırakma. Sarunas Yasikiyeviçyus diye şakadan adı olan bir adam geldi Fenere, maça gitmemek haram oldu. 24 Şubatta Sinan Erdemdeyiz Allahın izniyle. Ancak yavaşlatılmış çekimde görebildiğimiz pasları sahadan görmek istiyoruz. Buna hakkımız var. O anı yaşamak istiyoruz. 10 lira verip yaşamak istiyoruz. Siz Yasikiyeviçyuspasına 10 lira vermez misiniz? Ben veririm. O anı yaşarım ve iç organlarımın yeri değişir. Halkın takımı Fenerbahçe olur o zaman.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Akbaba köyü 35 numara

Star tv'de yaklaşık bir ay önce başlayan, projesi Durul Bazan'a ait Gecekondu isimli program seyirciye yeni bir konsept sunuyor. Önceden yazılıp hazırlanmış bir metni olduğundan şüphe duyduğumuz Gecekondu programı güncel olaylara ve konulara eleştirel, saldırgan hatta kimi zaman anarşist bile diyebileceğimiz bir yaklaşım içinde. Zeynep Beşerler gibi süzme elitist, dünyada ne olup bittiğinden habersiz konukların dumura uğratıldığı bu absürd komediyi izlemenizi öneriyoruz. Çevrecilikten, Medyaya "steril" bir takım proje ve yaklaşımların üzerine limon sıkan bu yeni popülist dizi risk alarak ve cesaretle absürdün, politiğin, gündelik hayatın, komedinin ve ironinin sınırlarında dolaşıyor. Cuma gecesi 00.30'da yayınlanan diziyi aynı saatlerde talk show yapan disko krallarının, gece kuşlarının, aştürk baraş'ların izleyip feyz alması hatta belki utanması umulur...

Milli Savaş Hikayeleri

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Milli Savaş Hikayeleri'nde 1914-1924 yılları arasında yaşanan Milli Mücadele günlerinde gerçekleşen bazı trajedik olayları okuyuculara aktarıyor. Milli Mücadele Dönemi Türk halkı için bir kahramanlık ve ıstırap dönemi olmuştur.  Yazar da bunu eserinde ustaca ele almış olduğu olay ve hikayelerle sade ve açık bir şekilde okuyuculara iletiyor. Yazar genelde  Ege bölgesinde meydana gelen olayları ele alıyor.  Özellikle,  Türk tarihi için büyük bir felaket olan güzel İzmir’in işgali ve düşman kuvvetlerinin buradaki halka yapmış oldukları zulüm ve hakaretler büyük bir yer alıyor yazarın “Milli Savaş Hikayeleri” adlı eserinde. Bu işgaller karşısında çaresiz kalan halıkın aciz durumu da tüm açıklığıyla ortaya konuluyor. Kitapta bulunan    bazı hikayelerde de Yunan kuvvetlerinin Batı Anadolu’yu işgali sırasında yerli halka  yapmış oldukları insanlık dışı işkenceler tanıklarıyla belirtiliyor.

Taraf, Radikal okuyarak zihni bulanmış İslamcı kardeşlerime

Üstelik kalkıp acaba neden Kürtçe konusunda fetvayı cevaz vermiyoruz diye üstümüze geliyorlar. 1. Kürtçenin resmi dil olması teknik olarak imkansıza yakındır. 2. Şart da değildir; bir katkısı olmayacaktır. 3. Kültürle veya sivil alemle hiçbir ilgisi yok, direkt olarak Türkiye-Avrupa gerginliği tarihinde bir momentumdan ibarettir. Tasfiye veya Hece dergilerini çıkaranların bunları anlayacak zihin açıklığı ve dürüstlüğe sahip olmadığı belli, siz dinleyin bari. Söylediklerimin ulusalcılıkla, Türkçe meftunluğuyla bir ilgisi yok. Kürtçe birçok insanı şu veya bu nedenle rahatsız edebilir. Beni etmiyor. Kürtçeye birçok insan şu veya bu nedenle sempati besleyebilir, ben beslemiyorum. Çocukluk atmosferimde işitmeye alışık olduğum dillerden biri olduğu için Kürtçe bana doğal geliyor, hepsi bu. Doğal ve yörel. Dolayısıyla da neden Kürtçe'yi yüzlerce diğer yörel dilden ayırdederek savunmam yahut övmem gerekiyormuş, anlamıyorum. Sivil olarak anlamıyorum yani. Sivil hayatta, Terekemece veya Kar...