Ana içeriğe atla

87.5 kilo kabak sattı, 1 lira 66 kuruş kazandı

Yalova'nın Kazimiye Köyü'nde çiftçilik yapan Turan Bektaş, sattığı 87,5 kilo kabak için giderler düşülünce hesabına 1.66 TL yatırıldığını görünce şaşkına döndü.

Yalovalı çiftçi Turan Bektaş, serasında yetiştirdiği kabakları İstanbul Bayrampaşa Yaş Sebze ve Meyve Hali'ne satmak için gönderdi. Bir süre sonra gönderdiği kabaklar karşılığı hesabına 1.66 TL yatırıldı. Bektaş, kendisine birkaç gün sonra fatura geldiğini anlatırken şöyle dedi: “Faturada kabağın kilosunun 20 kuruşa alındığı ve toplam 17.50 TL fiyatı olduğu belirtiliyor. Navlun, navlun KDV, müstahsil stopaj, komisyon ve diğer masraflar adı altında toplam 21.84 TL masraf kesildi. Böyle olunca 4.34 TL borçlu çıktım. Ürünü gönderdiğim kasalar benim olduğu için 6 TL iade edildi. Durum böyle olunca da 87.5 kilogram kabağı 1.66 TL’ye satmış oldum. Kasalar benim olmasa verdiğim kabaklar karşılığında 4.73 TL borçlu duruma düşecektim.”

Böyle durumlarla zaman zaman karşılaştıklarını söyleyen anlatan Turan Bektaş, “Geçen yıl da 58 kasa domates için bana borç çıkartmış, bunu benden tahsil etmişlerdi” dedi.

Günlük yevmiyesi 23 TL'den işçi çalıştırdığını anlatan Turan Bektaş, kabağı 3 ayda, ailesinden 4 kişi ve 6 işçiyle birlikte sıcağın altında saatlerce çalışarak yetiştirdiğini bildirirken, “Elime geçen bu parayla aldığımız zirai kredileri, traktör kredimi nasıl ödeyebilirim? Ayrıca ailemi nasıl geçindirebilirim?” dedi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Akbaba köyü 35 numara

Star tv'de yaklaşık bir ay önce başlayan, projesi Durul Bazan'a ait Gecekondu isimli program seyirciye yeni bir konsept sunuyor. Önceden yazılıp hazırlanmış bir metni olduğundan şüphe duyduğumuz Gecekondu programı güncel olaylara ve konulara eleştirel, saldırgan hatta kimi zaman anarşist bile diyebileceğimiz bir yaklaşım içinde. Zeynep Beşerler gibi süzme elitist, dünyada ne olup bittiğinden habersiz konukların dumura uğratıldığı bu absürd komediyi izlemenizi öneriyoruz. Çevrecilikten, Medyaya "steril" bir takım proje ve yaklaşımların üzerine limon sıkan bu yeni popülist dizi risk alarak ve cesaretle absürdün, politiğin, gündelik hayatın, komedinin ve ironinin sınırlarında dolaşıyor. Cuma gecesi 00.30'da yayınlanan diziyi aynı saatlerde talk show yapan disko krallarının, gece kuşlarının, aştürk baraş'ların izleyip feyz alması hatta belki utanması umulur...

Milli Savaş Hikayeleri

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Milli Savaş Hikayeleri'nde 1914-1924 yılları arasında yaşanan Milli Mücadele günlerinde gerçekleşen bazı trajedik olayları okuyuculara aktarıyor. Milli Mücadele Dönemi Türk halkı için bir kahramanlık ve ıstırap dönemi olmuştur.  Yazar da bunu eserinde ustaca ele almış olduğu olay ve hikayelerle sade ve açık bir şekilde okuyuculara iletiyor. Yazar genelde  Ege bölgesinde meydana gelen olayları ele alıyor.  Özellikle,  Türk tarihi için büyük bir felaket olan güzel İzmir’in işgali ve düşman kuvvetlerinin buradaki halka yapmış oldukları zulüm ve hakaretler büyük bir yer alıyor yazarın “Milli Savaş Hikayeleri” adlı eserinde. Bu işgaller karşısında çaresiz kalan halıkın aciz durumu da tüm açıklığıyla ortaya konuluyor. Kitapta bulunan    bazı hikayelerde de Yunan kuvvetlerinin Batı Anadolu’yu işgali sırasında yerli halka  yapmış oldukları insanlık dışı işkenceler tanıklarıyla belirtiliyor.

Taraf, Radikal okuyarak zihni bulanmış İslamcı kardeşlerime

Üstelik kalkıp acaba neden Kürtçe konusunda fetvayı cevaz vermiyoruz diye üstümüze geliyorlar. 1. Kürtçenin resmi dil olması teknik olarak imkansıza yakındır. 2. Şart da değildir; bir katkısı olmayacaktır. 3. Kültürle veya sivil alemle hiçbir ilgisi yok, direkt olarak Türkiye-Avrupa gerginliği tarihinde bir momentumdan ibarettir. Tasfiye veya Hece dergilerini çıkaranların bunları anlayacak zihin açıklığı ve dürüstlüğe sahip olmadığı belli, siz dinleyin bari. Söylediklerimin ulusalcılıkla, Türkçe meftunluğuyla bir ilgisi yok. Kürtçe birçok insanı şu veya bu nedenle rahatsız edebilir. Beni etmiyor. Kürtçeye birçok insan şu veya bu nedenle sempati besleyebilir, ben beslemiyorum. Çocukluk atmosferimde işitmeye alışık olduğum dillerden biri olduğu için Kürtçe bana doğal geliyor, hepsi bu. Doğal ve yörel. Dolayısıyla da neden Kürtçe'yi yüzlerce diğer yörel dilden ayırdederek savunmam yahut övmem gerekiyormuş, anlamıyorum. Sivil olarak anlamıyorum yani. Sivil hayatta, Terekemece veya Kar...