Ana içeriğe atla

Kim suçlu?

Diyarbakır'ın Çınar İlçesi'ne bağlı Yuvacık Köyü'nde, geçen yıl 6 yaşındaki oğlu Enes'i anasınıfına kayıt yaptırmak isteyen Elif Satık, iddiaya göre kayıt parası veremediği için okulun halılarını yıkamak zorunda kaldı. Halıları damda yıkarken kayıp düşme sonucu belkemiğinde kırık olduğu için yürüyemeyen Elif Satık, Milli Eğitim Bakanlığı'ndan 210 bin TL maddi ve manevi tazminat istiyor.
Çınar İlçesi'ne bağlı Yavacık Köyünde İlköğretim okulunun anasınıfına, oğlu Enes’i geçen yıl kayıt için götüren 31 yaşındaki Elif Satık’tan iddiaya göre, kayıt ve aidat parası olarak 20 TL istendi. Eşi Mehmet Satık’ın işsiz olduğunu söyleyen Elif Satık, parayı ödeyemeyeceğini belirtirken, öğretmenler okul müdürünün talimatı gereği ana sınıfının halılarını kayıt parası karşılığı yıkamasını istedi. Evine dönenen Elif Satık, daha sonra öğrencilerin getirdiği halıları evinin damında yakarken, 14 Ekim 2009 tarihinde ayağının kayması sonucu damdan düşerek ağır yaralandı. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne kaldırılarak ameliyat edilen kadının düşme sonucu belinde 3 omurunun kırıldığı ortaya çıktı. Kırılan omurlara platin takılmasına rağmen yatağa bağımlı kaldığını belirten anne Elif Satık, maddi durumlarının iyi olmaması nedeniyle düzenli tedavi olamadığını söyledi.
SAVCILIK: KOVUŞTURMAYA YER YOK
Elif Satık’ın düşüp yatalak olması olayı ile ilgili Çınar Cumhuriyet savcılığı tarafından yapılan soruşturmada, okul yöneticileri ve Elif Satık’ın ifadeleri alınarak olayda suçlu bulunmadığına ve Elif Satık’ın okulun halılarını kendi isteği ile yıkadığına yer verilerek, kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. Olayın basın yayın organlarında yer alması üzerine Satık ailesi, avukatı aracılığı ile 
SiverekAğır Ceza Mahkamesi'ne başvurarak, savcılığın kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılmasını istedi. İtiraz dilekçesinde, Elif Satık’ın okuma-yazması olmadığı halde imzalatılan ifadenin kendisine okutulmadığı ve başka görgü tanıklarının ifadelerinin de alınmadığı belirtildi.
BAKANLIKTAN 210 BİN TL TAZMİNAT İSTEDİ
Elif Satık’ın avukatı Mehmet Adıgüzel, 2 çocuk annesi Elif Satık’a kayıt parası ödememesi karşılığı okulun halılarının yıkatıldığını ve müvekilinin sırf çocuğu eğitim görsün diye buna katlandığını belirterek, “Ancak, halıları yıkarken ayağı kayıp damdan düşüyor ve ağır yaralanarak şu anda yatalak durumuna düşüyor. Ailenin hiç bir sosyal güvencesi ve geliri olmadığından kadın ailesi ile ilgilenemediği gibi kendi ihyiyaçlarını bile karşılamakta güçlük çekiyor” dedi.
Adıgüzel, Satık ailesinin 20 TL kayıt parası yüzünden maddi ve manevi olarak büyük zararlar gördüğünü ve Milli Eğitim Bakanlığına başvurarak, 210 bin TL maddi ve manevi tazminat istediklerini söyledi. Avukat Adıgüzel, Bakanlıktan gelen cevaba göre İdare Mahkemesi'ne dava açacaklarını söyledi. Milli Eğitim Bakanlığına gönderilen tazminat başvurusu ile ilgili dosyaya, Elif ve eşi Mehmet Satık’ın aldığı, 'Fakirlik 
kağıdı’ adlı belge de konuldu.
OKUL MÜDÜRÜ: VELİLER, GÖNÜLLÜ YIKIYOR
Cumhuriyet savcılığının olay ile ilgili hazırladığı soruşturma kapsamında ifade veren okul müdürü Veysi Gül, zorla halı yıkatıldığı iddiasını reddederek, “Halıları öğrenci velileri gönüllü yıkıyor. Kimseye zorla ya da kayıt parası karşılığı halıları yıkatmadık. Nazımızın geçtiği ailelere rica ettik, onlar da gönüllü alıp bu halıları yıkıyorlar. Bizim bu olayda her hangi bir suçumuz yoktur” demişti.

Yorumlar

  1. Nimet Çubukçu kayıt parası almak yasak diyor hâlâ, her yıl da söylenir: "kayıt parası denen şey yasal değil". Ama bir şekilde toplanıyor milletten bu para. Birçok ailenin temin etmekte zorlandığı, kirasından çocuğunun kıyafetinden harçlığından kestiği, yoksul kadınların okul koridorlarında müdürle bağrışmasına sebep olan bu parayı, alabildiklerinden çatır çatır alıyorlar hâlâ. Ey bakan, "yasal değil" diyorsun da müdür yardımcıların derste sınıfa dalıp kayıt parasını ödemeyen birkaç kişi olduğundan bahsediyor, farkında mısın? Farkındaysan o zaman her yıl aynı sakızı çiğnemeyi bırak da düzgün bir şey yap. Okulların boya badana yakıt vesaire giderleri için şu kadar paranın şu kadar zamanda ödenmesi gerekiyor de, paralı bu iş de, ona göre durumuna baksın insanlar. Okullarını doğru dürüst denetle, her yıl konuşuyorsun, her yıl da çekiyorsun parayı çekebildiğinden. Çektiriyorsun. Dürüst ol, işini yap.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Akbaba köyü 35 numara

Star tv'de yaklaşık bir ay önce başlayan, projesi Durul Bazan'a ait Gecekondu isimli program seyirciye yeni bir konsept sunuyor. Önceden yazılıp hazırlanmış bir metni olduğundan şüphe duyduğumuz Gecekondu programı güncel olaylara ve konulara eleştirel, saldırgan hatta kimi zaman anarşist bile diyebileceğimiz bir yaklaşım içinde. Zeynep Beşerler gibi süzme elitist, dünyada ne olup bittiğinden habersiz konukların dumura uğratıldığı bu absürd komediyi izlemenizi öneriyoruz. Çevrecilikten, Medyaya "steril" bir takım proje ve yaklaşımların üzerine limon sıkan bu yeni popülist dizi risk alarak ve cesaretle absürdün, politiğin, gündelik hayatın, komedinin ve ironinin sınırlarında dolaşıyor. Cuma gecesi 00.30'da yayınlanan diziyi aynı saatlerde talk show yapan disko krallarının, gece kuşlarının, aştürk baraş'ların izleyip feyz alması hatta belki utanması umulur...

Taraf, Radikal okuyarak zihni bulanmış İslamcı kardeşlerime

Üstelik kalkıp acaba neden Kürtçe konusunda fetvayı cevaz vermiyoruz diye üstümüze geliyorlar. 1. Kürtçenin resmi dil olması teknik olarak imkansıza yakındır. 2. Şart da değildir; bir katkısı olmayacaktır. 3. Kültürle veya sivil alemle hiçbir ilgisi yok, direkt olarak Türkiye-Avrupa gerginliği tarihinde bir momentumdan ibarettir. Tasfiye veya Hece dergilerini çıkaranların bunları anlayacak zihin açıklığı ve dürüstlüğe sahip olmadığı belli, siz dinleyin bari. Söylediklerimin ulusalcılıkla, Türkçe meftunluğuyla bir ilgisi yok. Kürtçe birçok insanı şu veya bu nedenle rahatsız edebilir. Beni etmiyor. Kürtçeye birçok insan şu veya bu nedenle sempati besleyebilir, ben beslemiyorum. Çocukluk atmosferimde işitmeye alışık olduğum dillerden biri olduğu için Kürtçe bana doğal geliyor, hepsi bu. Doğal ve yörel. Dolayısıyla da neden Kürtçe'yi yüzlerce diğer yörel dilden ayırdederek savunmam yahut övmem gerekiyormuş, anlamıyorum. Sivil olarak anlamıyorum yani. Sivil hayatta, Terekemece veya Kar...

Milli Savaş Hikayeleri

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Milli Savaş Hikayeleri'nde 1914-1924 yılları arasında yaşanan Milli Mücadele günlerinde gerçekleşen bazı trajedik olayları okuyuculara aktarıyor. Milli Mücadele Dönemi Türk halkı için bir kahramanlık ve ıstırap dönemi olmuştur.  Yazar da bunu eserinde ustaca ele almış olduğu olay ve hikayelerle sade ve açık bir şekilde okuyuculara iletiyor. Yazar genelde  Ege bölgesinde meydana gelen olayları ele alıyor.  Özellikle,  Türk tarihi için büyük bir felaket olan güzel İzmir’in işgali ve düşman kuvvetlerinin buradaki halka yapmış oldukları zulüm ve hakaretler büyük bir yer alıyor yazarın “Milli Savaş Hikayeleri” adlı eserinde. Bu işgaller karşısında çaresiz kalan halıkın aciz durumu da tüm açıklığıyla ortaya konuluyor. Kitapta bulunan    bazı hikayelerde de Yunan kuvvetlerinin Batı Anadolu’yu işgali sırasında yerli halka  yapmış oldukları insanlık dışı işkenceler tanıklarıyla belirtiliyor.