Ana içeriğe atla

Kadıköy - Sultangazi

Seçimler yaklaştıkça belediyelerimizin çalışan esmer elemanlarını görmeye başladığımız şu günlerde…
Evet yazıya böyle başlamanın tam vakti gibi görünüyor. Öyle ki, iş makinelerinin seslerini duymaya, giderken arkalarından çıkardıkları tozları solumaya başladık. Kimse “olur mu canım, belediyenin, milletvekili seçimiyle falan ne alakası var” demesin. Varoşlarımızda çok alakası oluyor böyle işlerin. Kim bilir belki seçimle falan alakası yoktur gerçekten de. Ama Kadıköy’de sabah 8’de başlayıp, akşam 5’te biten bir çalışma (dün bunu bir kez daha yaşadık halk olarak), Sultangazi’de akşam 5’te başlayıp, sabah 8’de bitebiliyor.

Belki de seçimle bir alakası olmadığı için bu kadar rahat hizmet (ne hizmet ama) ediyorlar halka. Onlarca kez kazılan caddelere, onlarca kez asfalt dökülebiliyor. Ve bu dökülen asfaltların hepsi yama olarak duruyor yollarda ve böylece halktan “asfaltı Almanlar bulmuş yamayı Türkler” gibi sözler işitebiliyorsunuz. Yalan veya şaka değil bu. Buralarda oturan halktan akrabalarınız, yakınlarınız vs. varsa rahatça öğrenebilirsiniz bunu. Mensup olduğu partinin ilçe teşkilatı binasından ayrılmayan belediye başkanları da koltuklarında rahat oturuyorlar.
Biz de kendimize, “halkı dikkate almayan bir belediye, nasıl olur da gerçek bir hizmet götürür halka” diye soruyoruz. Seçimlerin yaklaşıp yaklaşmaması mevzusu değil bu. Bu, yaşanılan bu çağda, halkı, elektrik ve su kesintileriyle işinden gücünden alıkoymayı becerebilen belediyelerin halkından oy istemesiyle alakalıdır. Sadece seçim dönemlerinde akla gelen, hizmet ederken dahi rahatsız edebildiği halk ile alakalıdır. Popülistler olarak bizimle alakalıdır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Milli Savaş Hikayeleri

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Milli Savaş Hikayeleri'nde 1914-1924 yılları arasında yaşanan Milli Mücadele günlerinde gerçekleşen bazı trajedik olayları okuyuculara aktarıyor. Milli Mücadele Dönemi Türk halkı için bir kahramanlık ve ıstırap dönemi olmuştur.  Yazar da bunu eserinde ustaca ele almış olduğu olay ve hikayelerle sade ve açık bir şekilde okuyuculara iletiyor. Yazar genelde  Ege bölgesinde meydana gelen olayları ele alıyor.  Özellikle,  Türk tarihi için büyük bir felaket olan güzel İzmir’in işgali ve düşman kuvvetlerinin buradaki halka yapmış oldukları zulüm ve hakaretler büyük bir yer alıyor yazarın “Milli Savaş Hikayeleri” adlı eserinde. Bu işgaller karşısında çaresiz kalan halıkın aciz durumu da tüm açıklığıyla ortaya konuluyor. Kitapta bulunan    bazı hikayelerde de Yunan kuvvetlerinin Batı Anadolu’yu işgali sırasında yerli halka  yapmış oldukları insanlık dışı işkenceler tanıklarıyla belirtiliyor.

Akbaba köyü 35 numara

Star tv'de yaklaşık bir ay önce başlayan, projesi Durul Bazan'a ait Gecekondu isimli program seyirciye yeni bir konsept sunuyor. Önceden yazılıp hazırlanmış bir metni olduğundan şüphe duyduğumuz Gecekondu programı güncel olaylara ve konulara eleştirel, saldırgan hatta kimi zaman anarşist bile diyebileceğimiz bir yaklaşım içinde. Zeynep Beşerler gibi süzme elitist, dünyada ne olup bittiğinden habersiz konukların dumura uğratıldığı bu absürd komediyi izlemenizi öneriyoruz. Çevrecilikten, Medyaya "steril" bir takım proje ve yaklaşımların üzerine limon sıkan bu yeni popülist dizi risk alarak ve cesaretle absürdün, politiğin, gündelik hayatın, komedinin ve ironinin sınırlarında dolaşıyor. Cuma gecesi 00.30'da yayınlanan diziyi aynı saatlerde talk show yapan disko krallarının, gece kuşlarının, aştürk baraş'ların izleyip feyz alması hatta belki utanması umulur...

Müslüman Tanrılar

Birkaç sene önce aile dostumuz olan bir adamın şirketine bir iş yapmıştım. Paramı üç gün içinde almam gerekiyordu. Ama adam paramı vermemek için takla atıp duruyordu. Üç gün, beş gün, on gün derken bir buçuk ay geçti. En az on defa gittim geldim adamın yanına. Ve o sıralar hiç param olmadığı için yürüyerek gidip geliyordum. Ya yerinde olmuyor, ya tatile gitmiş oluyor, ya da paranın bir kısmını verip beni postalıyordu. Sonunda, efendiliğimi bozmadan, bu işin bu şekilde olmayacağını, paramı almam gerektiğini bu işin böyle uzamasının doğru olmadığını söyledim. Aynen böyle, bu şekilde. İşte o an olan oldu, adam köpürdü birden. Nasıl ben böyle bir şey söyleyebilirmişim, zaten bu işi çok daha ucuza yaptırabilirmiş, bana yardım olsun diye bu işi bana vermiş, yeğeni falanca çocuğa baksaymışım ya o terbiyeli çocukmuş hiç böyle şeyler söylemezmiş, ben nasıl terbiye görmüşmüşüm böyle, ne kadar ayıpmış, falan filan. Yüzlerce adamla çalıştım, yol yordam biliyorum ama karşımdakinin bir tanrı olduğun