Ana içeriğe atla

Küçük İskender'in çanağı

Küçük İskender gümüşlük akademisinde yaratıcı şiir atölyesinin konuğu oluyormuş. Ne hoş haberler öyle değil mi? gümüşlük akademisi, konuk, iskender, şiir, atölye, kebap... Bir kelime bir işlem diye bir yarışma vardı trt de ben çocukken, yanılmıyorsam yakın zamana kadar da vardı. Şimdi kelimeleri ard arda sıralarken aklıma o yarışma geldi. Bu adamlar bir bankonun arkasında durup böyle kelimeler uyduruyorlar heralde, uydurdukları kelimeler neyi getiriyorsa onları alıp götürüyorlar. Fantastik bir şey doğrusu. Fantastik olduğu akademiden belli, hayali bir ada kurmuşlar kendilerine, ekoloji falan da var lafları arasında. 15 yaşından başlayan 21 hadi bilemedin 22'yi pek de aşamayan bir hayran kitleleri bile var. Bu yaş grubundaki insanların belli şeylere karşı hayranlık geliştirmeleri kadar normal bir şey yok, bu neredeyse doğa kanunu gibi bir şey. Asıl mesele buna tutulan çanak.

Bu konu sadece Küçük İskender'le de sınırlı değil. Her grubun, her çevrenin, her ideolojinin çanak tutucuları mevcut. "Hayranlık duyulacak işler yapmanın", oluşan hayranlığa çanak tutmanın en basit getirisi fazlaca şişmiş bir egodur. Hayranlık her durumda hayran olunanın konrol edebileceği, sınırlarını belirleyebileceği bir şey olmayabilir ama buna çanak tutmak yada tutmamak herkesin elinde. "Yaratıcı şiir atölyesiyle", kendi kendine kaldığında, bunu başardığında, dalga geçmeyecek bir Küçük İskender getirin bana şairlikten hiç nasibi olmadığını söyleyivereyim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Akbaba köyü 35 numara

Star tv'de yaklaşık bir ay önce başlayan, projesi Durul Bazan'a ait Gecekondu isimli program seyirciye yeni bir konsept sunuyor. Önceden yazılıp hazırlanmış bir metni olduğundan şüphe duyduğumuz Gecekondu programı güncel olaylara ve konulara eleştirel, saldırgan hatta kimi zaman anarşist bile diyebileceğimiz bir yaklaşım içinde. Zeynep Beşerler gibi süzme elitist, dünyada ne olup bittiğinden habersiz konukların dumura uğratıldığı bu absürd komediyi izlemenizi öneriyoruz. Çevrecilikten, Medyaya "steril" bir takım proje ve yaklaşımların üzerine limon sıkan bu yeni popülist dizi risk alarak ve cesaretle absürdün, politiğin, gündelik hayatın, komedinin ve ironinin sınırlarında dolaşıyor. Cuma gecesi 00.30'da yayınlanan diziyi aynı saatlerde talk show yapan disko krallarının, gece kuşlarının, aştürk baraş'ların izleyip feyz alması hatta belki utanması umulur...

Taraf, Radikal okuyarak zihni bulanmış İslamcı kardeşlerime

Üstelik kalkıp acaba neden Kürtçe konusunda fetvayı cevaz vermiyoruz diye üstümüze geliyorlar. 1. Kürtçenin resmi dil olması teknik olarak imkansıza yakındır. 2. Şart da değildir; bir katkısı olmayacaktır. 3. Kültürle veya sivil alemle hiçbir ilgisi yok, direkt olarak Türkiye-Avrupa gerginliği tarihinde bir momentumdan ibarettir. Tasfiye veya Hece dergilerini çıkaranların bunları anlayacak zihin açıklığı ve dürüstlüğe sahip olmadığı belli, siz dinleyin bari. Söylediklerimin ulusalcılıkla, Türkçe meftunluğuyla bir ilgisi yok. Kürtçe birçok insanı şu veya bu nedenle rahatsız edebilir. Beni etmiyor. Kürtçeye birçok insan şu veya bu nedenle sempati besleyebilir, ben beslemiyorum. Çocukluk atmosferimde işitmeye alışık olduğum dillerden biri olduğu için Kürtçe bana doğal geliyor, hepsi bu. Doğal ve yörel. Dolayısıyla da neden Kürtçe'yi yüzlerce diğer yörel dilden ayırdederek savunmam yahut övmem gerekiyormuş, anlamıyorum. Sivil olarak anlamıyorum yani. Sivil hayatta, Terekemece veya Kar...

Milli Savaş Hikayeleri

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Milli Savaş Hikayeleri'nde 1914-1924 yılları arasında yaşanan Milli Mücadele günlerinde gerçekleşen bazı trajedik olayları okuyuculara aktarıyor. Milli Mücadele Dönemi Türk halkı için bir kahramanlık ve ıstırap dönemi olmuştur.  Yazar da bunu eserinde ustaca ele almış olduğu olay ve hikayelerle sade ve açık bir şekilde okuyuculara iletiyor. Yazar genelde  Ege bölgesinde meydana gelen olayları ele alıyor.  Özellikle,  Türk tarihi için büyük bir felaket olan güzel İzmir’in işgali ve düşman kuvvetlerinin buradaki halka yapmış oldukları zulüm ve hakaretler büyük bir yer alıyor yazarın “Milli Savaş Hikayeleri” adlı eserinde. Bu işgaller karşısında çaresiz kalan halıkın aciz durumu da tüm açıklığıyla ortaya konuluyor. Kitapta bulunan    bazı hikayelerde de Yunan kuvvetlerinin Batı Anadolu’yu işgali sırasında yerli halka  yapmış oldukları insanlık dışı işkenceler tanıklarıyla belirtiliyor.