Ana içeriğe atla

Duyarlı şair

Şairler bir araya gelip Kürt sorununa dair (artık Kürt sorunu neyse ona dair) çözüm önerilerini dile getirmişler. Bir şair olarak bu soruna duyarlılıklarını göstermişler anlaşılan! Bir de böyle bir şey var tabii, şair duyarlılığı, sanatçı duyarlılığı vs. Biz zaten şiirimizi yazıyoruz ama zaten çok hassas insanlar olduğumuz için bu tip siyasi problemlere de kulağımızı kapayamıyoruz! Öncelikle söz konusu isimlerin şairliklerini bir kenara bırakalım. Peki bu kitap tam olarak neye hizmet ediyor? Aslında bir kişinin aklına gelmiş bir cin fikirden öteye bir anlamı da yok. Yani hiçbir şeye hizmet etmiyor bu kitap. Fakat ne yazık ki insanların kendilerini bu ülkede olup bitenlere karşı nasıl konumladıklarını da bir parça gösteriyor. İnsanlar nasıl şair olarak tanımlandıysa ondan gayet memnun, onun sosyal getirisi içinde rahatlar. (Zaten bu isimlerin ekserisinin 80 kuşağı şairlerinden oluşması da tesadüf değil.) "Kürt sorunu" gündem içinde nasıl tanımlandıysa aslında ondan da memnunlar. Bir yanda şiir, diğer yanda siyaset! Bir yanda kendileri diğer yanda halk! Asla kapanmayacak bir mesafe, asla birinden diğerine ulaşmayacak sözler. İddia yok, vicdan çok! Hrant Dink'in öldürülmesinin ardından yazılan toplu şiir mesela yine bundan farklı bir anlam taşımıyordu. Vicdansız bir şiir gerekiyor demek ki!

Yorumlar

  1. kürt sorunu yok, sorunlu kürtler var:)ırk üzerinden hak arayan herkesin canı cehenneme.küfür edemiyoduk di mi burda:) iyi o zaman şöyle yapalım ben ingilizce basıyım kalayı bu ırkçı dangozlara, siz alta "kahretsin" yazın:)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Akbaba köyü 35 numara

Star tv'de yaklaşık bir ay önce başlayan, projesi Durul Bazan'a ait Gecekondu isimli program seyirciye yeni bir konsept sunuyor. Önceden yazılıp hazırlanmış bir metni olduğundan şüphe duyduğumuz Gecekondu programı güncel olaylara ve konulara eleştirel, saldırgan hatta kimi zaman anarşist bile diyebileceğimiz bir yaklaşım içinde. Zeynep Beşerler gibi süzme elitist, dünyada ne olup bittiğinden habersiz konukların dumura uğratıldığı bu absürd komediyi izlemenizi öneriyoruz. Çevrecilikten, Medyaya "steril" bir takım proje ve yaklaşımların üzerine limon sıkan bu yeni popülist dizi risk alarak ve cesaretle absürdün, politiğin, gündelik hayatın, komedinin ve ironinin sınırlarında dolaşıyor. Cuma gecesi 00.30'da yayınlanan diziyi aynı saatlerde talk show yapan disko krallarının, gece kuşlarının, aştürk baraş'ların izleyip feyz alması hatta belki utanması umulur...

Milli Savaş Hikayeleri

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Milli Savaş Hikayeleri'nde 1914-1924 yılları arasında yaşanan Milli Mücadele günlerinde gerçekleşen bazı trajedik olayları okuyuculara aktarıyor. Milli Mücadele Dönemi Türk halkı için bir kahramanlık ve ıstırap dönemi olmuştur.  Yazar da bunu eserinde ustaca ele almış olduğu olay ve hikayelerle sade ve açık bir şekilde okuyuculara iletiyor. Yazar genelde  Ege bölgesinde meydana gelen olayları ele alıyor.  Özellikle,  Türk tarihi için büyük bir felaket olan güzel İzmir’in işgali ve düşman kuvvetlerinin buradaki halka yapmış oldukları zulüm ve hakaretler büyük bir yer alıyor yazarın “Milli Savaş Hikayeleri” adlı eserinde. Bu işgaller karşısında çaresiz kalan halıkın aciz durumu da tüm açıklığıyla ortaya konuluyor. Kitapta bulunan    bazı hikayelerde de Yunan kuvvetlerinin Batı Anadolu’yu işgali sırasında yerli halka  yapmış oldukları insanlık dışı işkenceler tanıklarıyla belirtiliyor.

Taraf, Radikal okuyarak zihni bulanmış İslamcı kardeşlerime

Üstelik kalkıp acaba neden Kürtçe konusunda fetvayı cevaz vermiyoruz diye üstümüze geliyorlar. 1. Kürtçenin resmi dil olması teknik olarak imkansıza yakındır. 2. Şart da değildir; bir katkısı olmayacaktır. 3. Kültürle veya sivil alemle hiçbir ilgisi yok, direkt olarak Türkiye-Avrupa gerginliği tarihinde bir momentumdan ibarettir. Tasfiye veya Hece dergilerini çıkaranların bunları anlayacak zihin açıklığı ve dürüstlüğe sahip olmadığı belli, siz dinleyin bari. Söylediklerimin ulusalcılıkla, Türkçe meftunluğuyla bir ilgisi yok. Kürtçe birçok insanı şu veya bu nedenle rahatsız edebilir. Beni etmiyor. Kürtçeye birçok insan şu veya bu nedenle sempati besleyebilir, ben beslemiyorum. Çocukluk atmosferimde işitmeye alışık olduğum dillerden biri olduğu için Kürtçe bana doğal geliyor, hepsi bu. Doğal ve yörel. Dolayısıyla da neden Kürtçe'yi yüzlerce diğer yörel dilden ayırdederek savunmam yahut övmem gerekiyormuş, anlamıyorum. Sivil olarak anlamıyorum yani. Sivil hayatta, Terekemece veya Kar...