Ana içeriğe atla

Kardeşim halk

Kardeşimin ismi Goncagül. 6 yaşında. Annesi geçenlerde milka çikolata almış Goncagül'e ve Goncagül o çikolatayı kaç gündür saklıyor. Bitmesini istemiyor çikolatasının. Şimdilik bir çikolatası var ve çok mutlu. Annem tandırda ekmek yaparken "anne" demiş, "ekmeğimiz çok oldu di mi, bitmez artık".


Son yazdığım şiirimin -henüz yayımlanmadı- ilk mısraı "yabancılaşma". Köydeki yoksul çocukların küçücük şeylerle mutlu olmalarına şaşıyorum mesela. Günlerdir halk olmak nasıl bir şey onu düşünüyorum köyde. Gece gündüz... Kent denilen şeyi çok iyi tanıdığımı söyleyemem. Ama şu anda üniversite bitti ve Ankara'da yaşadıklarımı, şahit olduklarımı daha rahat düşünebiliyorum. Halkın neyle mutlu olduğunu anlıyorum mesela. Şehirdeki mutluluklar işime gelmiyor. Bazen şeyi düşünüyorum, keşke yoksulluk dışında başka bir şeyle tanışmasaydım. Tanıştığım da söylenemez, şahit olmasaydım başka dünyalara. Tabi bu insan olmakla alakalı bir duygu. Ulan diyorum bizi besleyen büyüten halka bir çikolata yetiyor da biz doymuyoruz onca şeyle. Olmuyor. Üç beş saniyede mideme indirdiğim her çikolatayı cinayet işlemiş misali pişmanlıkla anımsıyorum, acıyla. Kendimle konuşuyorum. Peki n'apcaz. Goncagül "ettahiyyatü"yü ezberlesin ben de kitap okuyayım, şiir yazayım, dua edeyim.

Kardeşim Goncagül.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Akbaba köyü 35 numara

Star tv'de yaklaşık bir ay önce başlayan, projesi Durul Bazan'a ait Gecekondu isimli program seyirciye yeni bir konsept sunuyor. Önceden yazılıp hazırlanmış bir metni olduğundan şüphe duyduğumuz Gecekondu programı güncel olaylara ve konulara eleştirel, saldırgan hatta kimi zaman anarşist bile diyebileceğimiz bir yaklaşım içinde. Zeynep Beşerler gibi süzme elitist, dünyada ne olup bittiğinden habersiz konukların dumura uğratıldığı bu absürd komediyi izlemenizi öneriyoruz. Çevrecilikten, Medyaya "steril" bir takım proje ve yaklaşımların üzerine limon sıkan bu yeni popülist dizi risk alarak ve cesaretle absürdün, politiğin, gündelik hayatın, komedinin ve ironinin sınırlarında dolaşıyor. Cuma gecesi 00.30'da yayınlanan diziyi aynı saatlerde talk show yapan disko krallarının, gece kuşlarının, aştürk baraş'ların izleyip feyz alması hatta belki utanması umulur...

Taraf, Radikal okuyarak zihni bulanmış İslamcı kardeşlerime

Üstelik kalkıp acaba neden Kürtçe konusunda fetvayı cevaz vermiyoruz diye üstümüze geliyorlar. 1. Kürtçenin resmi dil olması teknik olarak imkansıza yakındır. 2. Şart da değildir; bir katkısı olmayacaktır. 3. Kültürle veya sivil alemle hiçbir ilgisi yok, direkt olarak Türkiye-Avrupa gerginliği tarihinde bir momentumdan ibarettir. Tasfiye veya Hece dergilerini çıkaranların bunları anlayacak zihin açıklığı ve dürüstlüğe sahip olmadığı belli, siz dinleyin bari. Söylediklerimin ulusalcılıkla, Türkçe meftunluğuyla bir ilgisi yok. Kürtçe birçok insanı şu veya bu nedenle rahatsız edebilir. Beni etmiyor. Kürtçeye birçok insan şu veya bu nedenle sempati besleyebilir, ben beslemiyorum. Çocukluk atmosferimde işitmeye alışık olduğum dillerden biri olduğu için Kürtçe bana doğal geliyor, hepsi bu. Doğal ve yörel. Dolayısıyla da neden Kürtçe'yi yüzlerce diğer yörel dilden ayırdederek savunmam yahut övmem gerekiyormuş, anlamıyorum. Sivil olarak anlamıyorum yani. Sivil hayatta, Terekemece veya Kar...

Milli Savaş Hikayeleri

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Milli Savaş Hikayeleri'nde 1914-1924 yılları arasında yaşanan Milli Mücadele günlerinde gerçekleşen bazı trajedik olayları okuyuculara aktarıyor. Milli Mücadele Dönemi Türk halkı için bir kahramanlık ve ıstırap dönemi olmuştur.  Yazar da bunu eserinde ustaca ele almış olduğu olay ve hikayelerle sade ve açık bir şekilde okuyuculara iletiyor. Yazar genelde  Ege bölgesinde meydana gelen olayları ele alıyor.  Özellikle,  Türk tarihi için büyük bir felaket olan güzel İzmir’in işgali ve düşman kuvvetlerinin buradaki halka yapmış oldukları zulüm ve hakaretler büyük bir yer alıyor yazarın “Milli Savaş Hikayeleri” adlı eserinde. Bu işgaller karşısında çaresiz kalan halıkın aciz durumu da tüm açıklığıyla ortaya konuluyor. Kitapta bulunan    bazı hikayelerde de Yunan kuvvetlerinin Batı Anadolu’yu işgali sırasında yerli halka  yapmış oldukları insanlık dışı işkenceler tanıklarıyla belirtiliyor.