kerbela ağıdını dinliyordum. birşey dikkatimi çekti. ağıdın bir yerinde, "nalet olsun yezid"e diye bir cümle geçiyor. annem de lanet okumaz, illa okuyacaksa nalet okur. biliyorsunuz peygamberimiz lanet okumaktan men ediyor müslümanları -istisnalar konumuzun dışında.-güzel halkımız da dindar olduğu için lanet okuyamıyor, fakat öfkesini de yenemiyor ne yapsın, icad ediyor; nalet. buna l-n değişimi, göçüşme, metatez filan diyen andavallar çıkabilir. asıl göçüşme onların beyninde. dili sosyal anlamından soyutlarsanız öyle dersiniz tabii. naletin insanın içini daha bi soğuttuğu, kandırdığı yolunda bir başka görüş de var ama ben ilkine itibar etmekten yanayım.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Milli Savaş Hikayeleri'nde 1914-1924 yılları arasında yaşanan Milli Mücadele günlerinde gerçekleşen bazı trajedik olayları okuyuculara aktarıyor. Milli Mücadele Dönemi Türk halkı için bir kahramanlık ve ıstırap dönemi olmuştur. Yazar da bunu eserinde ustaca ele almış olduğu olay ve hikayelerle sade ve açık bir şekilde okuyuculara iletiyor. Yazar genelde Ege bölgesinde meydana gelen olayları ele alıyor. Özellikle, Türk tarihi için büyük bir felaket olan güzel İzmir’in işgali ve düşman kuvvetlerinin buradaki halka yapmış oldukları zulüm ve hakaretler büyük bir yer alıyor yazarın “Milli Savaş Hikayeleri” adlı eserinde. Bu işgaller karşısında çaresiz kalan halıkın aciz durumu da tüm açıklığıyla ortaya konuluyor. Kitapta bulunan bazı hikayelerde de Yunan kuvvetlerinin Batı Anadolu’yu işgali sırasında yerli halka yapmış oldukları insanlık dışı işkenceler tanıklarıyla belirtiliyor.
Yorumlar
Yorum Gönder