Ana içeriğe atla

Çakma popülistler

Levent Kırca Bodrum sokaklarında çakırkeyf halde Referandumda hayır oyu kullanacağını açıklamış. Halkın faydasını mı düşünüyor yoksa bir sonraki yıl bodruma gidip gidemeyeceğini mi? Olacak O Kadar programıyla halkın gönlünde yer edinmeyi başarmış bu güzide insanın skeçlerinde sürekli konu ettiği, malzeme olarak kullandığı halka bu kadar dışardan bakması kötü niyetinden değilse yüzeyselliğindendir. Bodrumdan yeni anayasaya hayır!


Hürriyet Video'larını izlemek için Flash 7 veya daha yüksek eklenti yüklenmeniz gerekmektedir. Yüklemek için tıklayınız!!!

Yorumlar

  1. levent kırca'yı bundan birkaç sene önce sirkeci'de görmüştüm. halkın ilgisinden rahatsız olmuş bir hali vardı. halkın seviyesine inip ordan tenvir etme esaslı olacak o kadarı düşününce rahatsız olmuştum. nuh nebi zamanında yaptığı hırsız polis sarhoş esprilerini hala devam ettirmek istemesi de baya komik aslında.

    YanıtlaSil
  2. bizde işler böyle yürür, dünyada da heral böyle olsa gerek, ama dünya için bişi demim :)...halkçı görünmek ve halkın sırtından bir yerlere gelmek, işin aslı budur, bu çok kadim bir munafıklıkdır...adam denize sıfır yerde konumlanmış o güzelim ! villasında çevreci takılır mesela, adam işte jipe biner yeşillikçi takılır, yani kısaca her türlü lüks yaşam içinde olanlar birde kalkmiş dogayı koruyoruz ayaklarına yatıyorlar. acaba gerçekten dogayı mı koruyorlar? yoksa dogayı birilerinden gene birileri(azıcık) adına mı bir koruma ayagına yatıyorlar?...levent kırca ve bu yeşilci ayaklarına yatanlara; ''hadin ordan sizde'' ...halka, geniş kitlelere gerçekten mesafeli olan aristokrasi deil sorun, asıl sorun halkçı takınıp halkın sırtından yukarı çıkmaya çalışanlardır..dinlerde bu çok açıkdır, dinlerin düşmanı dinsizler degildir, asıl düşmanı dinci, din sırtından geçinenlerdir, her tür dinsel yozlaşmanın sorumlusu sözde dindarcık lardır..vesselam

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Milli Savaş Hikayeleri

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Milli Savaş Hikayeleri'nde 1914-1924 yılları arasında yaşanan Milli Mücadele günlerinde gerçekleşen bazı trajedik olayları okuyuculara aktarıyor. Milli Mücadele Dönemi Türk halkı için bir kahramanlık ve ıstırap dönemi olmuştur.  Yazar da bunu eserinde ustaca ele almış olduğu olay ve hikayelerle sade ve açık bir şekilde okuyuculara iletiyor. Yazar genelde  Ege bölgesinde meydana gelen olayları ele alıyor.  Özellikle,  Türk tarihi için büyük bir felaket olan güzel İzmir’in işgali ve düşman kuvvetlerinin buradaki halka yapmış oldukları zulüm ve hakaretler büyük bir yer alıyor yazarın “Milli Savaş Hikayeleri” adlı eserinde. Bu işgaller karşısında çaresiz kalan halıkın aciz durumu da tüm açıklığıyla ortaya konuluyor. Kitapta bulunan    bazı hikayelerde de Yunan kuvvetlerinin Batı Anadolu’yu işgali sırasında yerli halka  yapmış oldukları insanlık dışı işkenceler tanıklarıyla belirtiliyor.

Akbaba köyü 35 numara

Star tv'de yaklaşık bir ay önce başlayan, projesi Durul Bazan'a ait Gecekondu isimli program seyirciye yeni bir konsept sunuyor. Önceden yazılıp hazırlanmış bir metni olduğundan şüphe duyduğumuz Gecekondu programı güncel olaylara ve konulara eleştirel, saldırgan hatta kimi zaman anarşist bile diyebileceğimiz bir yaklaşım içinde. Zeynep Beşerler gibi süzme elitist, dünyada ne olup bittiğinden habersiz konukların dumura uğratıldığı bu absürd komediyi izlemenizi öneriyoruz. Çevrecilikten, Medyaya "steril" bir takım proje ve yaklaşımların üzerine limon sıkan bu yeni popülist dizi risk alarak ve cesaretle absürdün, politiğin, gündelik hayatın, komedinin ve ironinin sınırlarında dolaşıyor. Cuma gecesi 00.30'da yayınlanan diziyi aynı saatlerde talk show yapan disko krallarının, gece kuşlarının, aştürk baraş'ların izleyip feyz alması hatta belki utanması umulur...

Müslüman Tanrılar

Birkaç sene önce aile dostumuz olan bir adamın şirketine bir iş yapmıştım. Paramı üç gün içinde almam gerekiyordu. Ama adam paramı vermemek için takla atıp duruyordu. Üç gün, beş gün, on gün derken bir buçuk ay geçti. En az on defa gittim geldim adamın yanına. Ve o sıralar hiç param olmadığı için yürüyerek gidip geliyordum. Ya yerinde olmuyor, ya tatile gitmiş oluyor, ya da paranın bir kısmını verip beni postalıyordu. Sonunda, efendiliğimi bozmadan, bu işin bu şekilde olmayacağını, paramı almam gerektiğini bu işin böyle uzamasının doğru olmadığını söyledim. Aynen böyle, bu şekilde. İşte o an olan oldu, adam köpürdü birden. Nasıl ben böyle bir şey söyleyebilirmişim, zaten bu işi çok daha ucuza yaptırabilirmiş, bana yardım olsun diye bu işi bana vermiş, yeğeni falanca çocuğa baksaymışım ya o terbiyeli çocukmuş hiç böyle şeyler söylemezmiş, ben nasıl terbiye görmüşmüşüm böyle, ne kadar ayıpmış, falan filan. Yüzlerce adamla çalıştım, yol yordam biliyorum ama karşımdakinin bir tanrı olduğun