Ana içeriğe atla

Bir bülten çıkmalı: Popülist Kültür

Unutmayalım ki Popülist Kültür siyasi bir topluluk değildir, yani iktidar amacı gütmez; ama küçük ve sivil alanlar içindeki siyasette taraftır, bazen de failin kendisidir. Türk şiirini Pop-Kült yönlendiriyor misal. İnternetteki edebiyat tartışmalarına ne dersiniz? Medya-sanat veya medya-kültür, popüler kültür ve kültürel incelemelere ne dersiniz? Genç Sivillerin sivilceli yüzünü ortaya çıkarmaya ne dersiniz? Entel denyoları afişe etmeye ne dersiniz? Muğlak olmamak gerek. Sanatsal-edebi olmamak gerek. Halkın yumruğu olmak gerek. Bilseydi halk ne yapardı diye düşünmek gerek. Peygamberimiz ne yapardı, halkımız ne yapardı? Ah Muhsin Ünlü peygamberimizin öldüğünü söylüyor. İslam halkının da öldüğünü söylemek demek bu. Halk öldü mü? Yaşıyor! Yaşıyor! Halkın nabzı nerde atıyor? Bunları tokat gibi yazılı-görsel malzemeyle ortalığa konuşmak gerek. Bu bir ayaklanma olmalı. Sivil, okuryazar bir ayaklanma. Popülistlerin elitistlere isyanı! Akademisyen tipli arkadaşlarımız çoğunlukta olduğu için dört duvar arasında kalacaklardır. Bunun bir sakıncası da olmaz. Halka hizmet etmek, halka sadakat göstermek, halkçı olmak için sokakta koşturmak şart değil. Zaten biz halkın ekmeğinden çok okuryazarların halkı tanıyıp tanımadığı, gerçeği bilip bilmediğiyle ilgileniyoruz. Ama bu hareketsizlikle ne kadar yol yürünebilir, orası meçhul. Madem okuryazarız ve en iyi yaptığımız şey analiz etmek ve konuşmak, o zaman şunları yapmamızın gerektiği açıktır:



1. Süreli-süresiz bir Pop-Kült bülteni.

2. Pop-Kült logosu.

3. Pop-Kült bildirileri, dağıtılmak için.

4. Broşür kitaplar. 32 sayfa, 64 sayfa, vs. vs.

5. Pop-Kült afişleri, mesajlı ve içerikli şeyler tabii.

6. Üniversitelerde ve liselerde konuşmalar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Milli Savaş Hikayeleri

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Milli Savaş Hikayeleri'nde 1914-1924 yılları arasında yaşanan Milli Mücadele günlerinde gerçekleşen bazı trajedik olayları okuyuculara aktarıyor. Milli Mücadele Dönemi Türk halkı için bir kahramanlık ve ıstırap dönemi olmuştur.  Yazar da bunu eserinde ustaca ele almış olduğu olay ve hikayelerle sade ve açık bir şekilde okuyuculara iletiyor. Yazar genelde  Ege bölgesinde meydana gelen olayları ele alıyor.  Özellikle,  Türk tarihi için büyük bir felaket olan güzel İzmir’in işgali ve düşman kuvvetlerinin buradaki halka yapmış oldukları zulüm ve hakaretler büyük bir yer alıyor yazarın “Milli Savaş Hikayeleri” adlı eserinde. Bu işgaller karşısında çaresiz kalan halıkın aciz durumu da tüm açıklığıyla ortaya konuluyor. Kitapta bulunan    bazı hikayelerde de Yunan kuvvetlerinin Batı Anadolu’yu işgali sırasında yerli halka  yapmış oldukları insanlık dışı işkenceler tanıklarıyla belirtiliyor.

Akbaba köyü 35 numara

Star tv'de yaklaşık bir ay önce başlayan, projesi Durul Bazan'a ait Gecekondu isimli program seyirciye yeni bir konsept sunuyor. Önceden yazılıp hazırlanmış bir metni olduğundan şüphe duyduğumuz Gecekondu programı güncel olaylara ve konulara eleştirel, saldırgan hatta kimi zaman anarşist bile diyebileceğimiz bir yaklaşım içinde. Zeynep Beşerler gibi süzme elitist, dünyada ne olup bittiğinden habersiz konukların dumura uğratıldığı bu absürd komediyi izlemenizi öneriyoruz. Çevrecilikten, Medyaya "steril" bir takım proje ve yaklaşımların üzerine limon sıkan bu yeni popülist dizi risk alarak ve cesaretle absürdün, politiğin, gündelik hayatın, komedinin ve ironinin sınırlarında dolaşıyor. Cuma gecesi 00.30'da yayınlanan diziyi aynı saatlerde talk show yapan disko krallarının, gece kuşlarının, aştürk baraş'ların izleyip feyz alması hatta belki utanması umulur...

Müslüman Tanrılar

Birkaç sene önce aile dostumuz olan bir adamın şirketine bir iş yapmıştım. Paramı üç gün içinde almam gerekiyordu. Ama adam paramı vermemek için takla atıp duruyordu. Üç gün, beş gün, on gün derken bir buçuk ay geçti. En az on defa gittim geldim adamın yanına. Ve o sıralar hiç param olmadığı için yürüyerek gidip geliyordum. Ya yerinde olmuyor, ya tatile gitmiş oluyor, ya da paranın bir kısmını verip beni postalıyordu. Sonunda, efendiliğimi bozmadan, bu işin bu şekilde olmayacağını, paramı almam gerektiğini bu işin böyle uzamasının doğru olmadığını söyledim. Aynen böyle, bu şekilde. İşte o an olan oldu, adam köpürdü birden. Nasıl ben böyle bir şey söyleyebilirmişim, zaten bu işi çok daha ucuza yaptırabilirmiş, bana yardım olsun diye bu işi bana vermiş, yeğeni falanca çocuğa baksaymışım ya o terbiyeli çocukmuş hiç böyle şeyler söylemezmiş, ben nasıl terbiye görmüşmüşüm böyle, ne kadar ayıpmış, falan filan. Yüzlerce adamla çalıştım, yol yordam biliyorum ama karşımdakinin bir tanrı olduğun