Ana içeriğe atla

Eşi iftarda 'yemek yok' deyince kendini astı!

El arabası ile sebze satan Hacı Oruç, iftar için evine döndü... Eşine ne yemek yaptığını sorduğunda, "Yemek yapacak bir şey yoktu, yemek yok" yanıtını alınca kendini asarak canına kıydı...


Diyarbakır'ın Silvan İlçesi'nde seyyar satıcılık yapan evli ve 4 çocuk babası 40 yaşındaki Hacı Oruç, iftar açmak için geldiği evinde eşinin, "Yemek yapacak bir şey yoktu, yemek yok" demesi üzerine bunalıma girip, evin bir odasında kendini asarak canına kıydı.

Silvan'de geçimini el arabasıyla sebze ve meyve satarak sağlayan ve 2 odalı tek katlı evde ailesiyle yaşayan Hacı Oruç, 3 gün önce iftar vakti evine geldi. Eşi Edibe Oruç'a ne yemek yaptığını soran Oruç, "Yemek yapacak birşey yoktu. Yemek yok" yanıtını alınca üzülerek, evin bir odasına çekilip, kendisini tavana astı.
Şüphelenip odaya giren Edibe Oruç, eşini ipte asılı tavanda sallandığını görünce hemen müdahale etit ve ipi keserek onu indirdi. Hacı Oruç, yakınları tarafından kaldırıldığı Diyarbakır Dicle Üniversitesi Hastanesi'nde yoğun bakımda tedaviye alındı ancak yapılan tüm müdahaleye rağmen dün akşam yaşamını yitirdi.

ÖNCE ÇOCUKLARINA SARILIP AĞLAMIŞ
Eşinin intihar etmesinin ardından 4 çocuğuyla ortada kalan 37 yaşındaki Edibe Oruç, büyük üzüntü yaşadı. Kürtçe konuşan Edibe Oruç, eşinin son günlerde para kazanamadığı için eve yiyecek alamadığını söyledi.
Eşinin 3 gün önce iftar saatinde eve geldiğini ağlayarak anlatan Edibe Oruç şöyle dedi: "İftar saatinde eşim eve geldi. Yemek yapacak hiç bir şey yoktu evde. Aç aç bekliyorduk. Eşim ne yemek yaptığımı sordu. Ben de 'yemek yapacak bir şey yoktu, yemek yok' dedim. Bunun üzerine çocuklara sarılıp bir süre ağladı. Çok üzüldüğünü anlamıştım. Sonra da arka odaya geçti. Ben de fazla üzmemek için yanına gitmedim. Ama odadan ses gelmeyince merak edip gidip baktım. Eşim kendini iple tavana asmıştı.". Hacı Oruç'un cenazesi, Silvan'ın Karabehlülbey Mezarlığı'nda toprağa verildi. 11 yıllık evli 4 çocuk babası Hacı Oruç'un ölümüyle ilgili savcılık soruşturma başlattı.

Yorumlar

  1. allah mekanını cennet etsin.. intihar haram evet.. ama bilmiyorum.. lafı bize de düşmez belki bu adamın.. hakkıyla yaşadı denebilir en azından..

    YanıtlaSil
  2. bir de şu var.. epeydir internet ortamında dolaşan bir video: herkesin bir popisi var.. dalga üstüne dalga.. biz de güldük belki başlarda.. ama iş başka.. adama gidin popüler kültür nedir diye sorun sonra da gülecek malzeme arayın.. mtv dangalıklığı böyle bişey..

    adam beyaz şova çıkmış.. çıkarmışlar.. anlatıyor..

    http://www.timsah.com/Beyaz-Show-Herkesin-Bir-Popisi-Var/N0MdMSqYY4E

    bu adam gerçek.. sahte değil.. sinemaya gitmeyi sever misin diye soruluyor bi de.. işten güçten vakit mi var diyor.. sabah altıdan gece onikiye kadar çalışıyormuş..

    yağma dolu yağma yol çamur olur..
    o yar gelecek gelmek zor olur.. yağmurda ıslanıp çamura batmayanlar halkın ne kadar uzağında?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Akbaba köyü 35 numara

Star tv'de yaklaşık bir ay önce başlayan, projesi Durul Bazan'a ait Gecekondu isimli program seyirciye yeni bir konsept sunuyor. Önceden yazılıp hazırlanmış bir metni olduğundan şüphe duyduğumuz Gecekondu programı güncel olaylara ve konulara eleştirel, saldırgan hatta kimi zaman anarşist bile diyebileceğimiz bir yaklaşım içinde. Zeynep Beşerler gibi süzme elitist, dünyada ne olup bittiğinden habersiz konukların dumura uğratıldığı bu absürd komediyi izlemenizi öneriyoruz. Çevrecilikten, Medyaya "steril" bir takım proje ve yaklaşımların üzerine limon sıkan bu yeni popülist dizi risk alarak ve cesaretle absürdün, politiğin, gündelik hayatın, komedinin ve ironinin sınırlarında dolaşıyor. Cuma gecesi 00.30'da yayınlanan diziyi aynı saatlerde talk show yapan disko krallarının, gece kuşlarının, aştürk baraş'ların izleyip feyz alması hatta belki utanması umulur...

Milli Savaş Hikayeleri

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Milli Savaş Hikayeleri'nde 1914-1924 yılları arasında yaşanan Milli Mücadele günlerinde gerçekleşen bazı trajedik olayları okuyuculara aktarıyor. Milli Mücadele Dönemi Türk halkı için bir kahramanlık ve ıstırap dönemi olmuştur.  Yazar da bunu eserinde ustaca ele almış olduğu olay ve hikayelerle sade ve açık bir şekilde okuyuculara iletiyor. Yazar genelde  Ege bölgesinde meydana gelen olayları ele alıyor.  Özellikle,  Türk tarihi için büyük bir felaket olan güzel İzmir’in işgali ve düşman kuvvetlerinin buradaki halka yapmış oldukları zulüm ve hakaretler büyük bir yer alıyor yazarın “Milli Savaş Hikayeleri” adlı eserinde. Bu işgaller karşısında çaresiz kalan halıkın aciz durumu da tüm açıklığıyla ortaya konuluyor. Kitapta bulunan    bazı hikayelerde de Yunan kuvvetlerinin Batı Anadolu’yu işgali sırasında yerli halka  yapmış oldukları insanlık dışı işkenceler tanıklarıyla belirtiliyor.

Taraf, Radikal okuyarak zihni bulanmış İslamcı kardeşlerime

Üstelik kalkıp acaba neden Kürtçe konusunda fetvayı cevaz vermiyoruz diye üstümüze geliyorlar. 1. Kürtçenin resmi dil olması teknik olarak imkansıza yakındır. 2. Şart da değildir; bir katkısı olmayacaktır. 3. Kültürle veya sivil alemle hiçbir ilgisi yok, direkt olarak Türkiye-Avrupa gerginliği tarihinde bir momentumdan ibarettir. Tasfiye veya Hece dergilerini çıkaranların bunları anlayacak zihin açıklığı ve dürüstlüğe sahip olmadığı belli, siz dinleyin bari. Söylediklerimin ulusalcılıkla, Türkçe meftunluğuyla bir ilgisi yok. Kürtçe birçok insanı şu veya bu nedenle rahatsız edebilir. Beni etmiyor. Kürtçeye birçok insan şu veya bu nedenle sempati besleyebilir, ben beslemiyorum. Çocukluk atmosferimde işitmeye alışık olduğum dillerden biri olduğu için Kürtçe bana doğal geliyor, hepsi bu. Doğal ve yörel. Dolayısıyla da neden Kürtçe'yi yüzlerce diğer yörel dilden ayırdederek savunmam yahut övmem gerekiyormuş, anlamıyorum. Sivil olarak anlamıyorum yani. Sivil hayatta, Terekemece veya Kar...