Bununla ilgili gördüğüm bir şey var. Peygamber efendimizin hayatındaki sarsıcı hadiselerden biri. Efendimiz, Kureyş'in ileri gelenlerine İslam'ı anlatırken gelip "Allah'ın sana öğrettiklerinden bana da öğret," diyen gözleri görmeyen Abdullah İbn Mektum'la ilgilenmez . Kendilerine özel muamele bekleyen bu zevatı ikna ederse İslam'ın kazancının büyük olacağını düşünen Peygambere uyarı mahiyetindeki ayetler gelir: Abese ve tevella! Arif olan için -bir peygamber- ağır ifadeler. "Surat astı ve yüz çevirdi. Amanın kendisine gelmesinden dolayı. Belki o temizlenecek, yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek. Sen, kendini müstağni görene yöneliyorsun." Ayetler ona olduğu gibi bize de geldiğine göre, seçkinciliği, neyin seçkinlik olduğunu, yüzümüzü nereye çevirdiğimizi bir de böyle düşünmek gerek.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Milli Savaş Hikayeleri'nde 1914-1924 yılları arasında yaşanan Milli Mücadele günlerinde gerçekleşen bazı trajedik olayları okuyuculara aktarıyor. Milli Mücadele Dönemi Türk halkı için bir kahramanlık ve ıstırap dönemi olmuştur. Yazar da bunu eserinde ustaca ele almış olduğu olay ve hikayelerle sade ve açık bir şekilde okuyuculara iletiyor. Yazar genelde Ege bölgesinde meydana gelen olayları ele alıyor. Özellikle, Türk tarihi için büyük bir felaket olan güzel İzmir’in işgali ve düşman kuvvetlerinin buradaki halka yapmış oldukları zulüm ve hakaretler büyük bir yer alıyor yazarın “Milli Savaş Hikayeleri” adlı eserinde. Bu işgaller karşısında çaresiz kalan halıkın aciz durumu da tüm açıklığıyla ortaya konuluyor. Kitapta bulunan bazı hikayelerde de Yunan kuvvetlerinin Batı Anadolu’yu işgali sırasında yerli halka yapmış oldukları insanlık dışı işkenceler tanıklarıyla belirtiliyor.
Abese suresinin yeni çıkan ve kahir ekseriyeti Muhammed Esed biçiminde olan üç ciltlik bir meal tefsirde bildiğimiz bu yorumun dışında yorumlanarak (haşa) Hz.Peygamber üzerinden bir seçkincilik üretilmeye çalışıldığını söyleyebilir miyiz? Yahut İslami liberalizmin teorisini kurmak için can siperane gayret sarfeden bilimum aydın ve teologlarının da bir bakıma hegemonik yapının dilini ed-din dili üzerinden üreterek yani onu tahrif ederek tahakküm kurmaya çalışmalarını?
YanıtlaSil